| |
Organize işler
Gelen vuruyor, giden vuruyor... Son zamanlarda "acayip şeyler" oluyor... Buna "organize işler" demek daha doğru. "Olayı" en baştan alalım. Önce Papa vurdu. Hem de "Türkiye ziyaretinin arifesinde." Aradan birkaç hafta geçti, geçmedi... Sonra Kretschmer vurdu. Hem de "kendi evimizde."
Hansjörg Kretschmer bir "Alman." "Büyükelçi." Ama "Alman Büyükelçisi" değil. "Avrupa Komisyonu'nun Türkiye Temsilcisi." Yıllarca Ankara'da görev yaptı. Ve giderayak "AB komiseri gibi" konuştu. Ya da "Türkiye'nin performansını beğenmeyen bir yabancı büyükelçi" gibi.
Oysa Hansjörg Kretschmer AB'nin hukuku kadar "Türkiye'nin haklarını da" savunmak zorunda. "Türkiye şunları yapmadı" derken, "ancak AB de, Türkiye'ye karşı şu ev ödevlerini yerine getirmedi" demek durumunda. Kretschmer'in "efendileri" birkaç Avrupa ülkesi değil. Temsilcisi olduğu "efendiler" içinde, AB ile anlaşmalar yapmış olan "Türkiye de var."
Kretschmer "çizmeyi aştı", Türkiye'ye "fırçayı attı" ve gidiyor. "Siyaset kurumu" gereken tepkiyi vermeyince... Tepki göstermek "askere" düşüyor (Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ'a.)
Daha Kretschmer'in "açtığı yara" kanarken bu defa "Avrupa Parlamentosu raporu" önümüze kondu. Eskiden "Ermeni soykırımı" deniliyordu. Şimdi "2 soykırım daha" eklenmek istendi. Rum-Pontus soykırımı. Süryani soykırımı. Haydi "buyrun, burdan yakın."
Avrupa ile yaptığımız anlaşmaların temelinde "karşılıklı birbirine zarar vermemek, düşmanca tutum içine girmemek" var. Oysa "yaşananlar" tam tersi.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi. Talabani ABD'de "bizi rencide eden bir demeç" vermez mi? Üstelik "Dışişleri Bakanı'mız ABD'de iken." Başbakanımız "ABD yolculuğu için hazırlık yaparken." Talabani demeçle yetinmez ve bir de Amerikan "kamu radyosu" NPR'de bize vurmaz mı? Onunla da kalmaz. Amerika'da bir toplantıda "bize giydirmeye devam" etmez mi?
İşte böyle bir süreçte Başbakan Erdoğan ABD'ye gidiyor. Dönüşte İngiltere'ye uğrayacak. Ardından Ankara'da Alman Başbakanı'nı ağırlayacak. Üçlü "sacayağı diplomasisinin" öncesinde bizi "öyle perişan edip, susturdular ki..." Şimdi "yanağımızdan bir makas alıp, yaramıza pansuman yapsalar" zil takıp oynayacağız.
Ve tam bu sırada, iki arada bir derede Almanya "İslam konferansı" yaptı ve... Müslümanlar'a "Almanca ders ve vaaz verme" kararı aldı. Almanya'da 3.5 milyon Müslüman var. Bunun 3 milyona yakını Türk.
Dr. Harun Gümrükçü ile yıllarca "Almanya'da bir Türk üniversitesi" diye çırpındık, durduk. Kurabilseydik şimdi "dersi de, vaazı da" verecek olanları "biz yetiştirmiş olacaktık."
"Al gülüm ver gülüm" herkes birbirini parlata dursun, "gerçek durum yürekler acısı."
|