Şimdi eylül vaktidir
Yer darmış. Yazdığım yazı uzun geldi, o yazıyı haftaya kaydırdık. Şimdi geçen seneki eylül yazımı mecburen ödünç aldım... Aslında, kendi 'bahar ayinimi' gizlice yapıp yapmamakta bu yıl da tereddüdüm vardı... Eylül gelmişti ve ben bunu kendi içimdeki sessiz ayinlerimle mi karşılayacaktım yoksa gürültülü bir törenle mi? Hoş, ağustosun son haftasına rastlayan geçen haftaki yazım şöyle bitiyordu: "Kırılmaya başlayan yaz ışıkları, eylül serinliğine hazırlanan sabahlar, irileşen palamutlar..." Bu kadar yetecek miydi yoksa bu bir eylüle giriş taksimi miydi?
*** Eylülle ilgili kendi içimdeki gizli çekmeceleri açıp kapatırken, kendi geçmiş ayinlerimdeki 'kutsal metinleri' merak ettim. Aralarında 20 yıl bulunan iki kitabıma baktım. Son kitabım "Bir gecelik aşklar nereye gider?" deki eylül yazısı şöyle başlıyordu: "Balkon kapısını açıyorum. Berrak ve serin bir ışıkla aydınlanmış rüzgar içeri doluyor. Bu ışıkları da tanırım, bu rüzgârı da. Sonbaharın ışıkları bunlar: Keskin ve uzak. Sonbaharın şöyle bir değip geçen ilk rüzgârları. Kendi kendime mırıldanıyorum: Eylül geldi. Mırıldandığım bu küçücük cümleye gene kendim şaşıyorum. Her yıl olduğu gibi."
*** 20 yıl önceki ilk kitabım "Kanatlı Karınca"daki metnin girişi ise şöyle: "Güller ve hanımelleri ile donanmış bahçeler, hepsinin birbirine benzediği açık mutfak pencerelerinden ortalığa yayılan kızartma kokuları, günün kararmaya başlamasına rağmen eve girmemekte direnen inatçı çocukların sesleri. Yaz gerilerde kalmaya başladı." "Eylül geldi" ile "Yaz gerilerde kalmaya başladı" arasında tükettiğim 20 yılın, ayin çerçevesinin içinde hüzünle salınırken, hiç tanımadığım ama rahatça 'yakın dostum' diyebileceğim bir okurdan bir mesaj geliyor: "Türkiye'de lüfer, Amerika'da 'blueberry' vakti. Okula dönüş zamanı... Yıldızlar kayıyor ve bakın hayat değişiyor." Mesaj, Amerikan Rapsodisi adlı kitapta anlatılan Amerika'daki eylülü de 'kutsal bahar ayini' metinlerine iliştiriyor... Bunlar her eylülde beliren ruh halini oluştursa da, 2005 Eylülü'nü kendi özel çizgileriyle de ileride anmak üzere epeydir hafızamda notlar alıp duruyorum. Samimiyetle söylemeliyim ki, bu sene leyleklerin erken gitmesi, içimde bir garip burukluk yaratmış gibi... Acaba neden tanrısal bir dakiklikle işleyen saatlerine uymadılar? Sadece leylekler mi? Palamutlarda da daha farklı işaretler var... Onlar da erkenci... Ortalığa çabuk çıktılar, neyse ki geçen yıla göre daha bollar... Bunların anlamını eskilerin sözlüklerine göre yorumlamaya çalışıyorum: "Bu sene kış zorlu geçecek..."
*** 2005 Eylülü'nün incirleri... 2005 Eylülü'nün cevizleri... 2005 Eylülü'nün vişneleri... 12 Eylül'de ders başı yapacak üç milyon 40 bin öğrenci ile 575 bin öğretmen... 2005 Eylülü'nün ilk öğrencileri...
*** Eylül ayinimin temel metni ile 2005 yılının özel çizgilerini harman ediyorum... "Kapı açık... Berrak ve serin ışıklar... Okula dönüş zamanı..." Ama aklım hep aynı soruya takılı. Neden leylekler bu sene erken gitti?
|