|
Bu filmi yapmamızın nedeni kültürlerarası diyalogsuzluk
|
|
* Filmde zamansız, belirli mekanların kullanıldığı Muharrem'in gözünden bir İstanbul var... Ö.K.: Boğaz köprüsü filan koymadık tabii ki. Turistik olmasının ötesinde çok mikro bir yaşamdan yola çıktık. İstanbul'a; Muharrem karakteriyle birlikte, onun açıldığı kadar, açıldık. Ama gerçek İstanbul da budur bir anlamda. Ö.Ç.: Gizlemeye gerek yok, Muharrem deliriyor sonunda. Bu delirmenin bir nedeni olmalı. Yaşadığı bina, sokak, gittiği Batılı yerler filan... Bunların hiçbirinin onu delirtmesi için kötü etmen olmamasını istedik. O an dünyaya sağcı, muhafazakar, dinci bir bakış açısıyla bakıyor. O bakış açısının estetiği olsun istedik. Süleymaniye'de aileden kalan güzel bir ahşap evi var, ekonomisine uygun. Dergahı da çok güzel bir yerde. Zaten filmde teşekkürlerimizden birisini de hem dergah hem de hanımızın mimarı olan Mimar Sinan'a yaptık. Olağanüstü binalar. Oryantalist bir bakış açısıyla söylemiyorum ama o mekanlarda film çekmek olağanüstü bir şey. Ö.K.: Usta nasıl yapmışsa, bir yönetmen olarak kamerayı nereye koysan harika bir resim çıkıyor.
* Dergah sahneleri çok başarılı, danışman kullandınız mı? Ö.Ç.: Araştırdık, zikir ayinlerine katıldık ve daha çok yaptıklarımızın İslam kültürüne aykırı olup olmadığına dikkat ettik. Filmdeki tarikat, ülkedeki herhangi bir tarikatı çağrıştıran bir şey değil. Kötü, yanlış bir şey yapmayalım, saygısızlık olmasın, onları sorduk, danıştık tabii ki.
* Filmin uluslararası macerası devam edecek değil mi? Ö.Ç.: Avrupa ve Kuzey Amerika'da gösterilecek. Toronto'da da izleyicilerden çok güzel yorumlar aldık. Bu filmi yapmamızdaki en önemli nedenlerden birisi kültürlerarası diyalogsuzluğa bir çözüm bulmak. İddialı bir laf ama diğeri 'öteki'ni tanısın derdimiz vardı ve bunu başardığımızı görüyoruz. Herkes Muharrem'i seviyor, ona üzülüyor. E.C.: Her şey çok güzel gidiyor, harika...
|