|
|
|
|
|
|
|
|
|
Mezarının yeri hâlâ sır
Said Nursi ölümünün ardından mezarının türbe, kendisinin de "Pir" haline getirilmesini istemiyordu. Sağlığında bunu vasiyet etse de bir süre sonra bunun unutulmasından korkarak en yakınındakilere bir plan yaptırdı. Buna göre Nursi öldükten sonra gömülecek, sonra cenazesi bulunduğu yerden gizlice alınacak ve bilinmeyen bir yere götürülecekti. Nursi'nin gerçek mezarını da sadece bu ekip bilecekti. Bu bilgi onlar için cemaatin en büyük "sırrı" olacak, ölürken dahi kimseye söylenmeyecekti. Bu plan gerçekten de uygulandı. 23 Mart 1960 tarihinde Urfa'da öldü. Halilürrahman Dergahı'na defnedildi. Bir süre sonra da 27 Mayıs İhtilali gerçekleşti. Nursi'nin mezarı her gün ziyaretçilerle doluyordu. Bu Milli Birlik Komitesi'nin istemediği birşeydi. Bu sırada Nursi'nin kardeşi Abdulmecit Ünlükul 27 Mayıs yönetimine başvurdu. 4 Temmuz 1960 tarihli dilekçesinde "mezarını ziyaret etmekte zorlandığı" gerekçesiyle Nursi'nin naaşının naklini istedi. Bu 27 Mayısçıların arayıp bulamadıkları bir fırsattı. İzin hemen çıktı. 12 Temmuz'da Nursi'nin naaşı bulunduğu yerden alındı. Uçakla Afyon'a oradan da Isparta'ya götürüldü. Aynı günün akşamı Isparta Şehir Mezarlığı'na defnedildi. İşte bundan sonrası da tam bir muamma. Anlatılanlara göre ertesi gün mezarlığa gidenler boş bir mezarla karşılaştılar. Kimilerine göre askeri yönetim Nursi'inin cesedini yok etti. Bu bazılarına göre ceset "uçaktan atıldı", bazılarına göre "çalındı". Nur cemaatinin Abi'leri ise bu yöndeki soruları suskunlukla karşılıyor. Çünkü Said Nursi'nin cesedini alıp bilinmeyen bir yere defneden zaten cemaatin kendisi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|