|
 |
 |
 |
|
 |
 |

  |
|
Nurculuk ve Said Nursi
Resmi tarihe göre hilafet yanlısı ve Kürt milliyetçisi, Nur Talebeleri'ne göre ise cumhuriyet yanlısı olan Said Nursi, aradığı yanıtları ABD demokrasisinde buldu. Amerikan sistemindeki dini ağırlıktan etkilenen Said Nursi, siyasi tavrında Amerikancı ve demokrasi yanlısı bir görüntü çizmek istiyor
Nurculuk devlete göre hilafetçi talebelere göre cumhuriyetçi
Resmi tarihe göre hilafet yanlısı ve Kürt milliyetçisi, Nur Talebeleri'ne göre ise cumhuriyet yanlısı olan Said Nursi, aradığı yanıtları ABD demokrasisinde buldu. Amerikan sistemindeki dini ağırlıktan etkilenen Said Nursi, siyasi tavrında Amerikancı ve demokrasi yanlısı bir görüntü çizmek istiyor.
Nur cemaati, Nakşiliğin içinden çıkan en önemli cemaatlerden biri. Hatta onlar için "tarikat" nitelendirmesi bile yapılır. Ancak Nurcular bu nitelendirmeleri kabul etmez, kendilerini ne tarikat ne de bir cemaat olarak görür. Onların kendileri için kabul ettikleri isim sadece "Nur Talebeleri"dir. Aslında Nurculukla ilgili tartışma sadece bu kadarla sınırlı değil. Nurculuğun tarihi bile tartışma konusu. Örneğin resmi tarih anlayışına bakılırsa Nurculuk, Atatürk ve Cumhuriyet'e karşı, hanedan ve hilafet yanlısı, Kürt milliyetçisi bir harekettir. Oysa Nur Talebeleri her fırsatta Nurculuğun Atatürk'e ve Cumhuriyet'e karşı olmadığını, Kürt milliyetçiliği yapmadığını, hanedanı desteklemediğini, hilafet yanlısı olmadığını anlatırlar. Nur Talebelerine göre Said Nursi ne bir tarikat kurmak, ne de siyaset yapmak istemişti. Onun başlıca gayesi İslam'a bir zarar gelmemesiydi. Said Nursi talebelerinden İslamiyet'i hiçbir şeye karıştırmamalarını ister. Örneğin insanın yaşadığı çevrede Müslüman olduğunu bile söylememesi gerektiğini belirtir. İnsan bir hata yaptığında çevredekilerin bu olaydan bahsederken bunu bir Müslümanın yaptığını söylemelerinin bile İslamiyet'e zarar verdiğini vurgular. İşte bu nedenle tarikatlara da karşıdır, içinden çıktığı Nakşiliğe de.
ATATÜRK
GÖRÜŞMEDİ Bu bakış açısıyla dinin özellikle siyasi hayatta kullanılmasına kesin bir şekilde karşı çıkar. Hatta yeni Cumhuriyet'in laik bir temelde oturması gerektiğini düşünen Atatürk'ün bu görüşleri nedeniyle Said Nursi'yi Ankara'ya çağırdığı, ancak Said Nursi'nin düşüncesinin arkasında yatan İslam anlayışının da "koyu" bir İslam anlayışı olduğunu fark ettiğinde onunla görüşmediği söylenebilir. Gerçekten de bugün Nurcu cemaatlerden bazılarında diğer Nakşiler gibi koyu İslamcı anlayış görülebilir. Çağdaşları gibi Said Nursi'nin de temel kaygısı Batı medeniyeti karşısında 200 yıldır gerileyen İslam medeniyetinin yeniden üstün hale getirilmesiydi. Bu soruna Nakşiliğin o dönemdeki yanıtı "Batı taklitçi zihniyeti"nin her şekilde reddedilmesi ve İslam'ın "Asr-ı Saadet" dönemine dönülmesidir. Tam da bu noktada Said Nursi çağdaşlarından ayrılır. İslam uygarlığının Batı uygarlığı karşısında gerilemesinin nedeninin, İslam'ın fen bilimlerini ve tabii ki teknolojik ilerlemeyi ihmal etmesinden kaynaklandığını ileri süren Nursi, Batı'ya tümden karşı çıkmak yerine "din" ile "fen"i birarada ele alacak bir zihniyeti geliştirmek ister.
NEDEN AMERİKANCILAR? Nursi'nin Batı'ya topyekün karşı çıkmaya itiraz eden bu görüşleri bir süre sonra onu başka noktalara da götüdü. Ne eskiden olduğu gibi tamamen dine, ne de dinin ihmal edilip fene ağırlık verilmesini savundu. Hatta o dönemde, henüz dünyanın bir numaralı süper gücü olmayan ABD dikkatini çekmişti. Özellikle de Amerikan sisteminin temelindeki dini ağırlık. Her ne kadar bahsi edilen din İslamiyet değil Hristiyanlık da olsa sonuçta ABD'de "manevi değerlere verilen önem" dikkatini çekmişti. Bu ülkenin din ile feni nasıl buluşturduğunu araştıran Said Nursi'nin karşısına Amerikan demokrasisi çıktı. Bu noktadan itibaren Nursi, Amerikancı ve demokrasi yanlısıoldu. Kısa süre sonra bu keşif Nur hareketinin davranışlarına da yansır, hatta genlerine işledi. Öyle ki ilerde yaşanan cemaat ayrılıkları bu konudaki yorumlardan kaynaklandı.
ÖNCE DP, SONRA AP Nursi, talebelerinin siyaset yapmasına karşı çıkmaktadır ama bu siyasi parti kurmak ya da bir siyasi partide yer almak anlamında bir karşı çıkıştı. Nur talebeleri tabii ki seçmen olabilirler ve bu noktada parti ayrımı yapabilirlerdi. Bu düşünceyle gerek Nursi gerekse sonrasında Nur talebeleri, uzun süre diğer Nakşilerin kurduğu ve destek verdiği Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi gibi İslamcı partilere prim vermedi. Ama Amerikan felsefesine ya da onların deyimiyle demokrasiye inanan partilerin seçmeni oldu. Bu ilk önce Demokrat Parti'ydi. Sonra bu çizginin devamı olan Demirel'in Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi. Aradaki tek istisna Özal'ın Anavatan Partisini desteklemeleri oldu ki zaten bu da cemaatte bölünmeleri getirdi.
NEVZAT ATAL - ERDAL ŞİMŞEK
|
|
|
|
 recep ünverdi 22.09.2006 10:11:52 Atatürk'e deccal diyip kendini mehdi hatta Hz. İsa ilan edenler nasıl oluyorda amerikan bayrağının altında gönül rahatlığıyla namaza duruyorlar !!! Gerçek ise asla söylenmiyor sait nursi namı değer kürt sait'tir ve amacı bir kürt islam devleti kurmaktır, veliahtı fettullah ta kürttür ve asla PKK için bir kelime etmez dahası son olayda gördük kitabımıza peygamberimize hakaret eden papa için tek kelime söyleyememiştir; çünkü göbekten ABD'ye bağlıdır . Onlar öyle biz zaten biliyoruz ama benim üzüldüğüm ben Türk'üm diyen biri nasıl bu cemaatin içinde yer alır vatan hainleriyle saf tutar benim asıl üzüldüğüm bu. Bence basının bu sinsi tehlike hakkında milletimizi uyarması lazım .
 BERKE TÜRKER 22.09.2006 10:07:58 Öncelikle yaptığım açıklamalardan nurcu olduğum yada cemaatle ilişkim olduğu sonucu çıkarılmamalıdır.Evvela yazı dizinizin temelinde araştırmanın olmadığını görüyorum.Bir konu yada kişi hakkında bir iddia ortaya atıldığı zaman bunun belgelerle ispatlanması gerekir.Eğer ispatlayamıyorsanız bu iddianız kişiye iftira şeklini alır.Ben bir sosyolog olarak nurculuk hareketini ve bu hareketin lideri said nursi hakkında kapsamlı bir araştırma yaptım.Bu araştırmanın neticesinde vardığım sonuç,said nursinin ne kürt milliyetçisi ne ingiliz ajanı ve ne de bir hilafetçi olmadığıdır.Bu büyük şahsiyetin tek bir hedefi vardı:İmana ve kur'ana hizmetti...Ve bu kudsi hizmete ne maddiyatı ve ne de siyaseti karıştırmıyor;talebelerini de bundan şiddetle men ediyordu.Hatta"BEN KENDİMİ BEĞENMİYORUM,BENİ BEĞENENLERİDE BEĞENMİYORUM.EBEDİ KURAN HAKİKATLERİ BENİM GİBİ FANİ ŞAHISLAR ÜZERİNE BİNA EDİLEMEZ"diyerek şahsını geri planda tutmuş ve tevazunun nadir misallerinden birisi olmuştur.Lütfen doğmatik olmayın
 Levent ŞENKARDEŞLER 22.09.2006 09:29:51 Çok merak ediyorum nereden çıktı şimdi saidi kürdi ile ilgili haber bir de neden onu övme gereği duyulduğunu anlamadım yok araştırma yapmış da amerikan sisteminin temelinde din varmış da felan filan bir ulusun ilerlemesi için gerekli olan sistem akılda gizlidir eğer bunu dogmalarla açıklamaya çalışırsan geriye bilim ve düşünce ile açıklamayla da ileriye gidersin
|
|
 |
|
 |
|