  |
|
Kadınların tercihi
Bayıldım Faruk Peker'in 'evlenilecek kadın' tanımlamasına... Diyor ki; "Benim evleneceğim kadın kesinlikle ev kadını olmayacak, bir... Parasını kazanmalı: Bana aşk, sevgi, ruhsal ve bedensel bağlantıdan başka hiçbir ihtiyacı olmamalı, iki... Gerektiğinde benim popoma tekmeyi vurup gidebilmeli, üç..." Çok hoş. Ancak kendine güvenen erkek bu sözleri söyler. Darılmaca, gücenmece yok; karısını çalıştırmak istemeyen, her açıdan, özelikle de ekonomik açıdan kendisine bağımlı olmasını isteyen erkeğin mutlaka kendisiyle ilgili bir problemi vardır. O yüzden kadın bağımlı olsun ki, ne yaparsa yapsın bir yere gidemesin, isteklerine katlansın ister. İster de, kadınlar böyle erkek istemez mi sanki! Onlar dünden razı bağımlı olmaya, sırtlarını erkeğe dayamaya. O yüzden zengin koca istenir ki, şöyle yan gelip rahat yatılsın, mağaza mağaza dolaşılsın, kıyafetler alınsın, güzellik salonlarından çıkılmasın, gelecek garantiye alınsın diye bol bol çocuk doğrulsun... Ama bunun da garantisi yok! 35 yıl süren bağımlılığa, sadakate rağmen kocalar daha genç ve güzel bir kadın için anlaşmayı sona erdirebilirler... Bu yüzden kural; hep güzel, bakımlı, zayıf ve genç olacaksın. Bu tür olaylarda erkeklerin yorumları genellikle şöyledir; "Ne yapsın adamcağız, bir karısına bak, bir de sevgiliye!" Hoş, bazen güzel ve bakımlı olsanız da sonuç değişmiyor. Bağımlı olmayan diğer kadınlar cazip geliyor erkeğe, bağımlı oluncaya kadar... Neyse, söylemek istediğim şu ki; 'Faruk Peker gibi düşünen erkek' yani 'kadına değer veren erkek' isteyen kadınların sayısı da az. Kadına değer vermeyen, aldatan, söven, döven, sahiplenmeye kalkan erkekler daha revaçta... Sorun da bu zaten. Kadınların çoğunun bağımsız olmak istememesi, bağımlı olmayı isteyerek ve kabullenerek evlenecek erkeği seçmeleri...
|