|
|
Vitamin katkılı gıdaların sakıncası var mı?
Geçen hafta da bahsi geçtiği üzere, ülkemizde de giderek artan sayıda ürün 'vitamin katkılı' etiketiye piyasaya sürülüyor. Bu uygulama Amerika ve Avrupa'daki bazı ülkelerde uzun süredir var. Besinlerimizde bulunan vitaminlerin miktarının pişirme, saklama koşulları ve süresi ile önemli kayba uğradığı düşünüldüğünde, gayet akılcı bir yaklaşım olarak görülüyor. Ancak gerekli günlük vitamin miktarının ayarlanmasında önemli sorunlarla karşılaşıldığından daha önce de bahsetmiştim.
FOLİK ASİTİN ÖNEMİ Yeni yayınlanan bir bilgide, Amerikan İlaç Dairesi (FDA)'nin de bu konuda önlem almaya başladığı ve bu tip ürünlerin lisansını iptal etmeye başladığı yer alıyor. İlk olarak 'folik asit' ihtiva eden bir ürünün satışı engellenmiş. Bilindiği gibi folik asitin en önemli kullanım alanlarından biri, bebeklerde doğuştan bazı sakatlıkların engellenmesi amacıyla hamilelerdeki kullanımıdır (400 mikrogram günlük miktar). Ayrıca, geçen hafta da belirttiğim gibi, vücutta homosisteinin parçalanmasını hızlandırarak kandaki seviyesini düşürmesi ve bu suretle kalp krizlerinin önlenmesi ve demansın geciktirilmesinin mümkün olabileceği yönünde bulgular da var. Ancak FDA'in folik asit katkılı besinlerin satışını engelleme nedeni, günlük önerilen miktarın altında folik asit taşıyan bu tip ürünleri (yasaklanan üründe üçte biri oranında) kullanan tüketicilerin, yeterli folik asit miktarını aldıklarını zannederek hekimin reçeteye yazdığı ilaçları kullanmama riski bulunması. Ülkemizde de folik asit katkılı tahıl ve margarinlerin kalp ve damar sağlığını koruyucu olarak görsel ve yazılı basındaki reklamları, herhalde dikkatinizi çekmiştir. Folik asitin ısıya dayanıksız olduğu ve pişirme işlemi ile önemli ölçüde bozulduğunu biliyoruz. Bu durumda her gün 50-100 gram margarini eritmeden olduğu gibi yutmayı veya ekmeğe sürüp yemeyi mi tercih edersiniz (gelsin kilolar!), yoksa folik asit taşıyan bir ilacı mı?
MİKTARLAR DEĞİŞİYOR Katkılı gıdalara ilişkin bir diğer sorun ise ürünün üretimi sırasında, üretim serisi içerisinde eşit dağılım sağlanıp sağlanmadığı. Bu kontrolü yapılmadığından katılan maddeler bir üretim serisinden diğerine önemli farklılıklar gösterebiliyor. Dolayısıyla tedavi için en önemli etkenlerden biri olarak kabul edilen, 'her birim ilaçla eşit miktar etken maddenin uygulanması' koşulunun sağlanabilmesi pek mümkün görünmüyor.
|