'Uçağa önceden aldılar, rezalet! Mal sahabıyız ya!'
* Siz olabildiğince doğal davranmaya, Sabancı soyadının size tanıdığı ayrıcalığı hiç yaşamamaya çalışıyorsunuz. Peki bu gerçekten mümkün mü? Terminale geliyorum. Güvenlikten geçiyorum. Kemerimi çıkarıyorum. Çıkartmayacak mıyım? 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun' mu diyeceğim. Tabii ki hayır. Sonra gidiyorum, sıraya giriyorum. Biletimi almak için, bavulumu verirken de fazla bagaj parası ödüyorum. En son 60 lira ödedim. Uçakta, o anda nerede yer varsa oraya oturuyorum. Ama bazen gerçekten çileden çıkıyorum. Bir defasında İzmir'de geldim havalimanına. Bizim şirketten bir yetkili 'araba hazır' dedi. Niçin dedim. 'Size özel bir araba'. Niye? Ben de herkesle aynı yoldan uçağa binmek istiyorum. Sadece uçak hazır olunca haber ver dedim. Hazır diye haber gelince, çocuklarla kapıya doğru yürüdüm. Bizi yürürken görünce, bekleyen bütün yolcular da yürümeye başladı. Oysa ki uçak hazır değilmiş. Bizi istemediğimi söylediğim halde özel olarak önceden uçağa alıyormuş. Rezalet yani! Uçağa biz önceden bindik. Mal sahabı! Misafirler yani bizim orada olmamızı sağlayan, uçağın kirasını ödeyen misafirler sonradan geldiler. Sonra bavul çıkmıyor. Ne oldu diye sordum. 'Efendim' dedi, 'Ben hatta bavul kaybolmasın diye bir de mesaj çektim'. Pes! Yani dedim sen bir de mesaj çekme eforu mu sarfettin. Abi ya benim kirli çamaşırlarım diğer yolcuların çamaşırlarından daha mı önemli ya! Yok diyor. Peki öyleyse niye yaptın! Ama bu kadar düz mantık...
ŞİRKETİ
BİRLİKTE YÖNETİYORUZ * Ne kadar mücadele etseniz de size özel ilgiden kurtulamıyorsunuz yani... Mantalite ne yazık ki. Bu bize mahsus değil. Türkiye neye alışmış: Yönetenler ve yönetilenler. Böyle bir dünya yok aslında. Birlikte yönetiyorsunuz bu şirketi. Herkesin sorumluluğu çok önemli. Birkaç defa yapıldı. Mektup yazdım falan. Artık dedim ki lütfen düzelin. Bir kabin amirimizin söylediği gibi bu bir alışkanlık. Düşünün ben bir duyuru bile yaptım ve altına da bizzat imza attım. Ama diyorlar ki biz sizin bu tavrınızı ne eski işverenimizden ne de başka bir şirkette çalışıyorken gördük. Ne yazık ki insanlar alışmış. Geçenlerde eski parti başkanı Pegasus'la uçacakmış. Hemen sistem çalışmaya başladı. Bize ofisinden not geldi. Talepleri var. Ne yapalım diye bana sordular. Ben de hiçbir şey yapmayalım dedim. Tersini söyleyeyim size. Şu anda hükümette çok önemli bir kişinin hanımı bizimle uçuyor. Güzel olan nokta ne? Biz uçtuktan sonra öğreniyoruz. Demek ki hiçbir ilgi alaka istememiş, biz de vermemişiz.
* Uçaktaki ikramlar kimseyi memnun etmez. Ama geçenlerde bir uçakta çok lezzetli bir sandviç ikram ettiler... Hazırlıklı olun, biz şimdi Pegasus Cafe menüsü vereceğiz. O menüden sandviçleri seçeceksiniz. Ama bu sandviçler parayla olacak. İçeçekler de parayla olacak.