|
|
Babam sözcükleri kullanırdı, ben görüntüyü seçtim'
"Babam (Özdemir Asaf), ilginç bir insandı. Yaşamayı çok seven, dolu dolu yaşamış biri. Bizi de beş yaşından itibaren gittiği her yere götürürdü. Ben, ağabeyim, kardeşim ve babam birlikte gezerdik. Ses Tiyatrosu'na bırakırdı, günde dört oyun izlerdik, akşam gelip alırdı. Oradan Park Otel'e giderdik, o arkadaşlarıyla sohbet ederken biz de yanında otururduk. Bize ters gelen davranışları da olurdu. 'Niye öyle yapıyorsun?' diye sorduğumuzda da 'Bir gün ben olmayabilirim,' derdi. Zamanla bize bir şey öğretmek için bunları yaptığını anladık. Babamın ölümünden sonra 17-18 yaşlarında üniversiteye başladığımda onun kitaplarını okumaya başladım. Daha önce bize hiç kitaplarını okumamız için ısrar etmemişti. Şiirle sinemayı nasıl bir arada kıyaslayabilirim, bilmiyorum. Şiirdeki düşüncelerin oluşması için yıllar gerekiyor. Sinemada ise bir duyguyu, bir anlamı, durumu bir an önce hatırlatmak gerekiyor. Onu hatırlatırken de onun kalıcılığını sağlamak. Babam bunu yaparken sözcükler, seslerle yapıyordu. Sesten öte olmasını istiyordu. Sinemada görüntüden öte algılanması gerekiyor. Ben bunu öğrendim, dersini aldım. Bunun için kurgusal olarak farklı bir şey yaptım.''
|