|
Canım sıkkın, üzerime gelmeyin
|
|
Sinema dergisi Altyazı geçtiğimiz günlerde bir saldırıya uğradı. Yayın yönetmeninin başına atılan bilgisayarlar, derginin bir daha çıkmaması yolunda tehditler ve bilgisayarları kıranlar, amatör bir ruhla ve sinema sevgisiyle işlerini yapan dergi ekibini şoka uğrattı
İngilizlerin orta yaş rock dinleyicisine seslenen dergisi (Engin Ardıç olsa kart rock'çılar derdi) Uncut'ın son sayısında harika bir tartışma var. Yani şu sıra gündemdeki İsrail-Lübnan meselesi ya da ne bileyim Türkbükü'nden gelen sıcak haberler kadar gündemde olmasa da benim ilgimi çekti. İsterseniz size ülke gündeminden uzak, aklı fikri serserilikte, avarelikte olan kart bir rock'çı olarak (yaşım 36) birazdan anlatırım, belki ilginizi çeker. Çekmese de eyvallah. Belirtmem gerek; son dönemlerde pek de pozitif bir insan görüntüsü çizdiğim söylenemez. Her ne kadar sürekli rock dinleyen (başka şeyler de dinliyorum, merak ederseniz bir ara anlatırım) ve gruplarla filan ilgili sabun köpüğü yazılar yazsam da benim de canımı sıkan çok fazla şey var. Bir kere şu geçen hafta Altyazı dergisine, hem de bulunduğu Boğaziçi Üniversitesi'nin orta yerinde güpegündüz saldıran, dergideki bilgisayarları filan kırıp yayın yönetmeninin kafasına atan ve "Bu dergi bir daha çıkmayacak," deyip elini kolunu sallaya sallaya çekip giden iki adam çok canımı sıktı. Üniversite bünyesinde, sinemaya ilgi duyan 20'li yaşlarındaki genç insanların amatör bir ruh ve sinema sevgisiyle çıkardığı bu dergiyle kimin ne derdi olabilir? Uzun namlulu tüfekle karısını, bacısını, sığındıkları anne baba evinde basıp, saklandıkları sandığın içinde defalarca tetiğe basarak kurşuna dizen insanlar var. Ve bu kimileri için sinema dergisi çıkarmaktan daha muteber bir iş. Kardeşini, bacını kurşuna diz ama dergi çıkarma. Ben dergidekilerin neden kapıdaki güvenlikleri arayıp çıkışları tutturmadığını da anlamış değilim. Şoka girdiler herhalde. Geçti mi sıkıntım? Hayır. Geçenlerde Beyoğlu'na çıktım. Berbat bir yer olmuş. Sürekli sırıtan, şehrin her yerine muhteşem imzasını ve fotoğrafını asan sevimsiz Büyükşehir Belediye Başkanı'mızın oyun bahçesi burası. Bu adamın tekrar seçilme şansı, partisinin tekrar bu bölgede ya da İstanbul'da oy alma şansı çağdaş ve gelişmiş bir ülkede yoktur. Ama bizde varoşlarda beleş kömür, ekmek, reçel, zeytin filan dağıtarak oy toplarsınız. Beyoğlu zaten antin kuntin entellerin, uzun saçlı zibidilerin mekânı. Toptan kaldırsak kurtuluruz hepsinden. Ben ne diyordum, hah, kart rock'çıların dergisi Uncut'ın tartışması şu: Rock festivalleri abuk sabuk insanların bira içip sarhoş olduğu ve büyük şirketlerin reklam yaptığı saçma sapan mekânlar mıdır? Yoksa herkesin bir araya gelip festival ruhunu yaşattığı özel organizasyonlar mı? Alın size çatışma, alın size dram, alın size gündem. Bana düşüncelerinizi yazın. Bakalım bu işin sonunda nerelere varacağız.
|