|
|
Bir röportajdan çıkan hayat dersi
Bir kaç gün önce bu sütunlarda Arzum Onan-Mehmet Aslantuğ çiftinin kanserle mücadelesini anlatırken, Aslantuğ'un ağzından çıkan "Rahatsızlandığımız o günlerde" sözünden yola çıkarak ilişkilerde "biz" olmanın önemine değinmiştim. Yazıyı da "Siz siz olun, 'biz' olun" cümlesiyle bitirmiştim. Peki "biz" olunamadığı zamanlarda ne oluyor? Ölümcül hastalık galip mi geliyor? Yanıtın "Hayır, asla!" olduğunu, Asu Maralman'ın televizyondaki röportajından öğrendim. Bir dönemin önemli Türk Pop Müziği sanatçılarından biri olan Asu Maralman şimdilerde Star TV'nin İki Aile dizisinde Emektar adlı bir hizmetçiyi oynuyor. Onun "Olur Olur Bal Gibi Olur" adlı unutulmaz şarkısı ise dizinin jenerik müziği olarak seçilmiş. Maralman'ın beş yıl önce yakalandığı lenf kanserini büyük bir azimle yendiğini televizyon röportajından öğrendim. Ama Maralman'ın yolculuğu, Arzum Onan - Mehmet Aslantuğ çiftinden çok daha zorluydu. Zira, 12 yıllık eşi, Maralman'ın kanser olduğunu öğrenince onu terk etmişti. Maralman televizyonda o günleri şöyle anlattı: "Onun, yaşamak için bir başkasına ihtiyacı vardı. Benden umudunu kesince başkasına gitti. Ama ben kendi içimde daha da güçlendim, hırslandım. İçime döndüğümde daha güçlü bir ben gördüm. Fransa'daki ameliyatıma tek başıma gittim. Hastanedeyken yanımda kimseler yoktu. Allah'a şükür bu illeti tek başıma yendim..." Belli ki kanseri yenmenin tek yolu "biz olmak" değilmiş. Her şeyden önce içerilerde bir yerlerde güçlü bir "ben" olması gerekiyormuş. İnsan yapayalnızken de hayata tutunabilirmiş. Olur mu? Olur, olur... Bal gibi olur!..
|