| | Sinema mevsimi panoraması Atilla Dorsay 'Sinemada Geçen Mevsime Bakış' yazısının devamında İtalya'dan Fransa'ya, Kuzey Avrupa'dan İran'a kadar uzanıyor. Dorsay değerlendirmesinde sezonun en iyi filmlerini de sıralıyor. Buna göre Gilles'in Karısı, Çarpışma ve Şiddetin Tarihçesi ilk üçte. Amerikan filmlerini...devamı |
|
| | Karayip denizinde fantastik kaçıp kovalamaca Sinema (ve de genelde sanat) günümüzde artık çok özgün şeyler yaratamıyor. Gökyüzünün altında hemen her şey yazıldı, söylendi, yapıldı, yaşandı. O yüzden eski reçetelere başvurup ve daha da önemlisi varolan türleri, çabaları, akımları ve ünlü yapımları hallaç pamuğu gibi atıp yeni bir...devamı |
|
| | Geçen sezonun muhasebesi Yoğun bir sinema sezonunu daha geride bıraktık. Atilla Dorsay, 1 Haziran 2005 / 1 Haziran 2006 tarihleri arasında gösterime çıkan filmlerin bir değerlendirmesini yaptı. Komedi, dram, polisiye, korku ve aksiyonun en akılda kalan örnekleri bu değerlendirmenin içinde. Uzun yıllardır...devamı |
|
| | Genç bir kız cinselliğin dikenli yollarında... Her yaz olduğu gibi bu yaz da erotik nitelikleriyle ön plana çıkan filmler geliyor karşımıza... Ama Melissa P.'yi sıradan bir erotik film diye küçümseyip geçmek olmaz. Melissa P. adlı genç kadın yazarın Yatmadan Önce Yüz Fırça Darbesi kitabı, geçen yıllarda önce ülkesi...devamı |
|
| | Şeytan bu filmin neresinde? Eski, güzel günlerde, hevesli genç sinemacılar ilk filmlerini genellikle 'kara-film' türünde yaparlardı. Özellikle Yeni- Dalga'cıların nerdeyse bir kanun haline getirdikleri bu adet, elbette bir yandan kara-film'in gözde ve saygın bir tür olmasından, öte yandan bu tür bir hikâye...devamı |
|
| | Turturro'nun filminde herkes şarkı söylüyor! Coen kardeşlerin gözde oyuncusu, aktör John Turturro, 'boş zamanlarında' yönetmenlik de yapıyor. Cannes 1992'de Altın Kamera alan ilk filmi Mac'tan sonra Illuminata ve en son da bu filmle çabalarını sürdürdü. Sanatçı bu son filmini 'bir emekçi operası' diye tanımlamış.devamı |
|
| | Parlak bir felaket örneği... İlk versiyonu Poseidon Macerası adıyla 1972'de gösterilen Poseidon'dan Kaçış, Titanik'in tersine büyük bir batış destanı anlatmıyor, daha çok görsel efektleriyle öne çıkıyor. Bu teknoloji ve özel efekt çağında, üstelik Titanik filminin hâlâ gişe hasılat rekorlarının tepesinde...devamı |
|
| | Dünyanın bunca sorunu varken... 1999 yapımı bir Danimarka filminin 2002'de çekilmiş Amerikan çevrimi imiş bu.. Niye bu kadar geciktiği bir yana, gördükten sonra insan gerçekten de asıl filmi merak etmeden yapamıyor!.. Ama onu görsek de görmesek de, bu yeni çevrimin son derece hoş ve sevimli bir film olduğu söylenmeli.devamı |
|
| | Cinsellik denen okyanustan ilginç bir damla Transamerica bir başyapıt olmayabilir. Filmin çeşitli klişelere yaslandığını, seyircinin kimi en hassas yanlarıyla oynadığını ve özellikle Felicity Huffman'ın beklenmedik düzeyde başarılı, hatta görkemli oyunuyla bir tür "one woman show"a dönüştüğünü söyleyenler de olacaktır. Ama ben yine...devamı |
|