|
|
İki iddianame ve iki tehdit
Dünkü gazetelerde Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın hazırladığı iki iddianame haberi vardı. İddianameler açıklanmadığı için içeriklerini henüz tam olarak bilmiyoruz. Ancak gazete haberlerine göre kapsamları belli. Birinci iddianame, Danıştay'a menfur saldırıyla ilgili. Cumhuriyet Başsavcılığı, yaptığı inceleme sonucu, ortada dinci bir terör örgütü olduğu sonucuna varmış ve "hedef, türbanı baskı, şiddet ve tehdit kullanarak topluma hakim kılmaktı" değerlendirmesi yapmış. Ankara'da ortaya çıkarılan ve içinde muvazzaf ve emekli subayların da bulunduğu "Atabeyler" oluşumu için de "Hükümetin görevlerini önlemeye teşebbüs" suçundan dava açılmış. Dediğim gibi, detaylara tam hakim değiliz ama biri eylem aşamasında ortaya çıkmış, diğeri eylem sonrası yakalanmış iki örgütün varlığı söz konusu. Bu örgütlenmelerden biri Cumhuriyet'in laik düzenini hedef alıyor, diğeri ise demokratik yollarla seçilmiş hükümeti. İkisinin ortak yanı, amaçlarına ulaşmak için şiddet yolunu seçmiş olmaları. Bu nedenle, demokratik düzenin geleceği açısından her ikisine de aynı mesafede olmak, her ikisine de temelden karşı çıkmak gerekir. Çünkü, Türkiye insanların dini duyguları galeyana getirilerek sokağa dökülmelerinden çok çekmiş bir ülke. Kanlı Pazar'ı, Kahramanmaraş'ı, Çorum'u ve Sivas'ı hatırlamak yeterli. "Allah adına" sokağa dökülen kitlelerin komşularını çolukçocuk demeden öldürdüğünü biliyoruz. Bu nedenle, din adına eylem yaptığını söyleyenlerin, üstelik bunu şiddet yoluyla yaptığını söyleyenlerin karşısında olmak, her demokratın üzerine düşen temel görevdir. Aksini söylemek demokrasinin kendisini reddetmek olur. İkinci iddianame ise seçilmiş iktidarı silah zoruyla devirmeyi hedefleyen bir örgütle ilgili. Buradaki oluşum da halkın iradesini hiçe sayan, tanıdık bir tepeden inmeci yaklaşımı gösteriyor. İttihat ve Terakki'den bu yana alışık olduğumuz iktidarın silah gücüyle ele geçirilmesi yöntemini hedefleyen bir grubun varlığı söz konusu. Bu da, iktidardan memnuniyetsizlik düzeyi ne olursa olsun, aynı şekilde karşı çıkılması gereken bir oluşum. Demokratik, laik bir cumhuriyet hepimizin sahip çıkması gereken ortak bir değer. Bu değere, gerek dinci terör, gerekse silahlı çete yoluyla gelecek her türlü tehdidin karşısında olmak gerekir. Kimi gazetelerin yaptığı gibi, bir tehdidi büyütüp diğerini yok saymak sakat bir anlayışın ürünüdür. Üzerinde anlaşmaya varmamız gereken temel konu, şiddeti siyaseti biçimlemenin bir aracı olarak görmemek olmalıdır. Bu şiddet ister dinci terör, ister çete kılığında gelsin, karşısında durulması gereken bir olgudur.
|