Küçücüktü!
Çocuklar yalnız... Çocuklar anne babalarıyla aynı odadayken bile onlardan kilometrelerce uzakta... Herkes kendi hayatının labirentlerinde kaybolmuş gidiyor işte. 16 yaşında gencecik bir kız çocuğu Melis de... Çocuklukla gençlik arasında bir yerde... Daha geçen hafta babasıyla tatilde... Havuzda eğleniyor, şakalaşıyor. En azından fotoğraflar öyle diyor. Dışarıdan bakınca kim görebilir güzel gözlerinin gerisinde gizlenen öteki dünyayı? O dünya sorunlu... O dünya karanlık... O dünya korku tünelinin öbür ucunda. Ve birileri o karanlıkta Melis'i bekliyor. Melis, o karanlıkta birilerine ulaşmak için sabırsızlanıyor. Cep telefonuyla telaşlı konuşmalar: - Geldi mi? - Evet... Kaçırma bu fırsatı. Fazla kalmayacak çünkü. Aceleyle hazırlanan bavul: - Baba ben gidiyorum. - Nereye, acelen ne? Cevap yok. Olsa ne fark eder? Baba yolunu kesse, durdursa ne fark eder? Hatırlıyor musunuz; Babam ve Oğlum'un o çarpıcı sahnesini, yitirdiği oğlu için, "Keşke yıllar önce durdursaydım!" diyen babanın çaresizliğini? Keşkelerin, geriye dönük pişmanlıkların "kâr" etmediği, etmeyeceği bir trajedi bu. Ve bu trajedinin ya da bu ölümcül "hayat oyunu"nun senaryo yazarları babası değil, annesi değil, Melis değil. Hiçbiri değil! Babası "o an" onu durdurabilse ne olur ki? Hatta Melis o an vazgeçse ne değişir? Belki bir süre, birkaç gün, birkaç hafta... Sonra telefonlar yine çalmaya başlayacaktır. Ergeç çağıracaktır yine karanlığın yarasaları... Melis vazgeçtiğinde başkasını bulacaktır. Çünkü "satmak" zorundalar. Birilerinin çantasına atmak zorundalar. Onlar için ekranda resmini gördüğünüz 16 yaşındaki bir çocuğun masumiyetinin hiçbir anlamı yok. Neyin mi anlamı var? Daha geçen yıl "2005'te NATO Konferansı'nda dile getirilen rakamlara göre, Türkiye üzerinden Batı'ya sevk edilen Afganistan kökenli eroinin dünya genelindeki değeri 4050 milyar dolar arasında. Pastanın aslan payı, 25-30 milyar doları Batı ve Orta Avrupa ülkelerindeki uyuşturucu kaçakçılarının eline geçiyor. Yalnızca Türkiye'de kalan paranın miktarı 5 milyar dolar. Bu paradan Orta Asya ülkelerine 2.2 milyar dolar, İran'a 2.8 milyar dolar, Pakistan'a 600 milyon dolar kalıyor." Bu rakamlar birer örnek sadece... Ve yalnızca eroini kapsıyor. Ve yalnızca Afganistan kökenli eroini üstelik. Daha bunun esrarı, kokaini, ecstasy hapları ve başka uyuşturucu ve uyarıcı çeşitleri var. Eroindeki 25-30 milyar dolarlık Avrupa payını çok sayıda ülkeye bölerseniz, Türkiye'de kalan 5 milyar dolarlık eroin rantının dehşeti çok daha iyi anlaşılır. Mesele bu işte: Bu 5 milyar dolarlık "mal" satılacak...Başka yolu yok. Kime olursa olsun! Ve kaç yaşında olursa olsun! Onlar için ne fark eder? Satılacak işte... O kadar! Melis; yalnızlığının, annesinin, babasının kurbanı filan değildi, damarına eroin zerk edilirken... Acımasız, dehşetengiz, korkunç ve karanlık bir şebekenin; kimliği ismi, yaşı, masumiyeti hiçbir şey ifade etmeyen hedeflerinden biriydi. Yeni bir alıcı, hepsi o... Belki ölmesine o nedenle canları sıkılmıştır. Ama ne fark eder, yenilerini bulmak zor olmayacaktır nasıl olsa. Salı akşamı, Melis'in acılı annesi ve babası canlı yayında konuğumuzdu. Melek yavrularının kaybından ötürü, ister istemez kendi vicdanlarıyla hesaplaşırken; belki de ne çok haksızlık ediyorlardı kendilerine... Çünkü, onlar "iç ses"leriyle "Biz nerede hata yaptık?" sorusunu sorarken, belki de önümüzdeki caddedeki yüzlerce aracın arasında; yokuşu hızla inen, camları perdelerle kaplı lüks bir arabada, bir "uyuşturucu baronu" purosunu tüttürüyordu, kim bilir? Bir de ne kadar "global"diler, ne kadar küresel(!).. Başka hiçbir platformda bir araya gelmeyen; onca milliyetten, onca dinden, onca ırktan, onca "devlet"ten insan, pekala ve kolayca ortaklık yapabiliyordu işte... Son yıllarda uyuşturucuyla yaman bir mücadeleye girişen INP'nin, İstanbul Narkotik Polisi'nin raporlarında rasgele geçen ülke isimlerine bakar mısınız? Afganistan, İran, Türkiye, Pakistan, Suudi Arabistan, Bulgaristan, Sırbistan, Polonya, Kore, Suriye, Danimarka, Almanya, Hollanda, Rusya, Çin, Hollanda, ABD, Nijerya, Dubai, Venezüella, Kolombiya, Peru, Bolivya, İtalya, İspanya,vs... Bu koskoca, ürkütücü dünya karşısında, ne kadar küçücüktü Melis, öyle değilmi?
|