| |
|
|
Dumluca diye bir köy
Metinan aşiretinin reisi Hatip Durmaz aradı: -Halkın dertleri birikti... Herkes toplandı, sizi bekliyoruz. Aşiret "Diyarbakır-Mardin-Urfa üçgenindedir." Merkezi Mardin-Derik'in Dumluca köyüdür. "Dışarıya" göç vermiştir: Mersin, Adana, Bursa, Manisa, İstanbul'a... Ve daha pek çok yere.
Metinan aşiretinin reisi "hanımağa" idi. Hatip'in annesi Harbiye Durmaz. Hanımağa 5 yıl önce öldü. Şimdi "reis" Hatip Durmaz. Ama Hatip kendisine "reis" denilmesini istemiyor: -Bana reis demeyin, ağa demeyin... Ben sosyal demokratım... Aşiretimin ve bölgemin hamalıyım. Ona "Başkan" diyorlar.
Hatip Durmaz aynı zamanda Derik'in "CHP ilçe başkanı." "AK Parti'nin ilçe başkanı" da yine Metinan aşiretinden: Hatip Durmaz'ın "yeğeni" Ahmet Karahan.
Halk toplanmış, bizi bekliyor, gitmemek olmaz. Diyarbakır'dan Derik'e gittik... 90 kilometre. Sonra o köy senin, bu köy benim, toz toprak içinde, bozuk yollardan geçerek Dumluca'ya vardık. Yolda makinenin (otomobilin) lastiği iki kez patladı. Halk "kıl çadırın altına toplanmış" bizi bekliyordu.
"İşte geldik" dedik. Köylüler el çırptılar: * Tupğerhat (Hoş geldin). * Tuçavayı (Nasılsın)? * Millet bı işi... Millet bırçiyi (Millet işsiz, millet aç). * İş, nan, hızmat, kardeşlik, tohtur emduğazın (İş, ekmek, hizmet, kardeşlik, doktor istiyoruz).
Köylünün biri "tabakasını" çıkardı. Eliyle bir güzel "sigara sardı." "Tükrüğüyle" yapıştırıp, uzattı: -Al sana bir tupğerhat (hoş geldin) cıgarası... Ha oturasın şöyle. Öteki köylü "mırra" yetiştirdi. -Cıgaranın yanında mırrayı içesin, bizi dinleyesin. Kıl çadırın altında "yerimizi" aldık.
|