|
|
|
|
|
|
'Başarılıyım, bunu kabul edin'
Kısa bir süre önce son albümü Mesafe'yi yayınlayan Serdar Ortaç asla kötü bir çocuk olmadığını söylüyor ve ekliyor: "Balık tutmak gibi basit zevklerim olabilseydi, kumara bulaşmazdım."
Bir elinde fasulye, diğerinde rizotto!
Türk müzisyenler için "Hepimiz birer kuru fasulyeyiz," diyen Serdar Ortaç, müziğin içine biraz İtalyan yemeği katmaktan yana olduğunu söylüyor.
Bir çoğumuzun Serdar Ortaç ile göbek atmışlığı vardır. Yıllar önce bir kadının göbeğinden zeytin yiyen adam, hâlâ hayatımızda. Yeni albümü Mesafe, camları aşağı indirilmiş, bas seviyesi yükseltilmiş oto teyplerinden yükselmeye başladı. İlk klip şarkısının istediği etkiyi yaratmadığını düşünen Ortaç, röportaj günü yeni klibi Dansöz'ü müzik kanallarına henüz dağıtmıştı. Yedi günü montaj stüdyosunda geçiren Ortaç uykulu gözleri, gergin bakışları ile beni biraz korkuttuysa da kazasız belasız bitirdik sohbetimizi. Çok eleştirilmekten yorulmuş. Hatta bu konuda biraz kalbi kırılmış gibi görünüyor. Ama yine de mağrur görüntüsünden ödün vermiyor. İnsanların kişilikleri ile ilgili fikirlerimi gazeten yazmayı çok sevmiyorum. Ama ben yeni albüm Mesafe'yi beğendim. Özellikle Dansöz ve Mesafe çok başarılı şarkılar. Gerçi bizler onun deyişiyle biraz pastırmalı kuru fasulyeymişiz. Ve biraz da rizotto (İtalyan yemeği) karıştırmak istemiş müziğine. Bilemem ama ben pastırmalı kuru fasulyeye bayılıyorum. Bir de mantıyı çok severim ama konu ile bir ilgisi yok sanırım.
-Önceki albüm Çakra'nın kapağı çok renkliydi. Ve fotoğraflarda gülümsüyordun. Bu albümün kapağı da biraz kahverengi ve sen pek gülümsemiyorsun... -Yaşım 35. Yaşın ilerledikçe bir beş sene önce aldığın zevkin aynısını almıyorsun. İki buçuk yıl önce Çakra'yı çıkarırken güzel gelen şeyler bugün güzel gelmiyor. 2010 yılında da bu albümün kapağı güzel gelmeyecek. Hep bir değişim var insanda, hep bir çağa ayak uydurma var. Eskiden gezdiğin arkadaşlar, girdiğin ortamlar aynı değil. Her iki yılda bir kabuk değiştiriyor insan. Albümün ismi de Mesafe. Mesafe'ye 32 dişi birden görünen bir çocuk olmaz. İlla daha ağır bir resim gerekiyordu.
-Müziğe seninle aynı dönemde başlayan ve yaklaşık olarak aynı tarzı benimseyen insanlar, tarzlarını değiştirme yolunu seçtiler. Bunu da sınıf atlamak olarak lanse ettiler. Ben kendi adıma senin de böyle bir şey yapacağından korkmuştum. Ama sen sound'unu değiştirirken tarzını korumuşsun... -Bir elimizde pastırmalı kuru fasulye, bir elimizde rizotto var. Ve önümüzde de onu servis yapabileceğimiz bir müşteri var. Ne rizotto seviyorlar, ne kuru fasulye. Dengeyi tutturmak lazım. Çağa ayak uydurmak, müziği modernleştirmek şart. Ama makul ölçülerde, minik minik. Acıtmadan, hissettirmeden. Serdar Ortaç'ın sesi değişmez, bakışı değişmez, müziği, besteleri değişmez. Çünkü sadece bir tek ruhtan çıkıyor. Ne değişebilir, alt yapılar, sound değişebilir. Biz de o değişime gittik...
-Sence daha önce kuru fasulye miydin? -Hepimiz birer kuru fasulyeyiz. Bütün Türk müzisyenleri böyle. Bunun kötü bir şey olduğunu söyleyenin alnını karışlamak gerekir. "Dünya çok hızlı, biz de o hıza ayak uydurmalıyız"ı müziğimizle anlatalım.
-Bunu kendi adına söylüyorsun galiba.. -Evet ben kendi adıma söylüyorum.
-İnsanların müzik konusunda değişim istediğine emin misin? Türkiye'nin birçok yerinde konserler veriyorsun ve insanlar müziğini olduğu gibi seviyor görünüyorlar. -Bizimkiler değişmek istemiyor. Zaten asıl sorun burada. Yerlerinde saymak istiyorlar. Dinleyici de böyle üretici de böyle. Dinleyici 35 sene önce duyduğunu bir daha duymak istiyor. En büyük sorun İstanbul ve Anadolu arasındaki fark. Bizi mahveden de bu farklılık. Onlar değişmek istemiyor. Ama biz değiştirmek zorundayız.
-Bilsem Ki çok başarılı bir şarkı idi. Ve o dönemde ciddi deprem yaratmıştı. Dönemler de senin en çok sevildiğin zamanlardı. Senin hayatını bu kadar yüksek standartlarda yaşamanı sağlayan bir şeyi değiştirmek yüksek risk değil mi? -Ben tarzımı hiç değiştirmedim. Bilsem Ki Uşak'tı. Bu albümde yine Uşak makamı şarkı var. Müziğim değişmedi. Sadece bunun kreatifi, ambalajı değişti. Kıskanıyorum Avrupa'yı ama neden kıskanayım ki? Kıskanmak istemiyorum artık. Mesleğimde, Avrupalıyı kıskanmak için hiçbir sebep olsun istemiyorum.
Rahşan gülşan
|
|
|
|
|
|
|
|
|