|
|
|
|
|
|
Sanatçıyız ama uzaydan gelmedik
Yeni bir Nilüfer&Kayahan doğuyor sanki. Yarın Açıkhava'da verecekleri ortak konserin biletleri kısa sürede tükenen Kıraç ve Funda Arar sanatçı olmanın bedellerini anlattı.
Funda Arar ve Kıraç'ın 1 Temmuz Cumartesi günü Harbiye Açıkhava'da verecekleri konserin biletleri neredeyse satışa çıktığı gün tükendi. Çok az sanatçıya nasip olan bu başarıyı yakalayan Funda Arar ve Kıraç ile, müziğin yeni Nilüfer ve Kayahan'ı mı oldular sorusundan, şöhretin sırlarına kadar birçok konuda konuştuk. İkili ne ağızlarını ne de vücutlarını açıp saçmadan, şöhret olabilmeyi ve kalabilmeyi de anlattı...
* Tek başınıza da salonları doldurabilen ender isimlerdensiniz. Size böyle bir talep olmasının sebebi sadece iyi müzik mi? Funda Arar: Bir konser verebilen sanatçılar var, bir de şova, eğlenceye yönelik grup. Kıraç: Bir takım tekniklerle albümde şarkı söyleyebilirsiniz. Sansasyonlarla gündemi meşgul edebilirsiniz. İnsanlar da size sanatçı der. Takip eden, sevenler de vardır tabii ki... Ama konser veremezsiniz. F.A.: O kadar parayı verip, değecek bir şey izlemek ister insan. Bizim albüm dinleyicimiz aynı zamanda konserleri de takip eden bir grup. Yoğun ilgi göstermişler. Sağolsunlar.
HERKES KONSER VEREMİYOR
* Konserin farklı bir formatı olacak mı yoksa şarkılarınızı mı söyleyeceksiniz sadece? F.A.: 'Seyir Defteri' diye bir projemiz var. Kendi şarkılarımızın dışında eski pop şarkıları ve alaturka da söyleyeceğiz. Ve sahnede bütün şarkıları birlikte söyleyeceğiz. K: İkili performanslar Türkiye'de ve dünyada çok yapılıyor ama sanki biraz da zoraki gibi oluyor. Bizimki öyle değil. Mütevazı ama iddialı bir konser olacağını düşünüyorum.
* Kıraç, sizin dizi müziği yapmaktan albüme fırsat bulamadığınız konuşuluyor. K: Albümüm çıkalı 2.5 sene oldu. Albümlerimizde en az 10 şarkı oluyor. Şarkıcıdan böyle hızlı üretim beklerseniz matematiksel şarkılar yapmak zorunda kalır. O zaman iki şarkısı olan, arkası gelmeyen kesimin arasına girersiniz. Evet, dizi müzikleri yapıyorum ama bunun kendi albümümle bir ilgisi yok.
* Kendiniz şarkı yapabiliyorken neden her albüme bir cover koyuyorsunuz? F.A.: Ama biz cımbızla çekip buluyoruz o şarkıları. Belki yeni neslin hiç bilmediği şarkılar oluyor. Ayrıca o şarkının bestecisi, söz yazarı da para kazanmış oluyor. Bunu yaparsak malı götürürüz, diye düşünmüyoruz. K: Güzel bir şarkıyı para için katletmeyi manasız buluyorum. Mesela bana Cem Karaca tavrı yakıştırılır ama ben onun hiçbir şarkısını söylemedim, belki de hiç söylemeyeceğim. Haddim değil diye düşünüyorum.
* Albüm satışları yüzde 90 düştü dediniz. Her isim için geçerli mi bu? F.A.: Tabii. Kıraç yapacak albümü, aynı gün internetten indirecekler şarkıları. Emek veriyorsun, acı çekiyorsun, en iyisi olması için uğraşıyorsun, albümün çıkmasının ertesi günü bütün MP3 sitelerinde, korsan tezgahlarında görüyorsun şarkılarını. Ayrıca çok kişinin bilmediği ya da umursamadığı bir durum var ki, bu korsan satışların paralarının geliri terör örgütlerine ya da mafyaya gidiyor. K: Devletin müzik sektöründen yıllık kaybı 2.5 milyar dolar. Bu iş halka 'Ne olur almayın' diye yalvararak olacak gibi değil.
* Bağlı bulunduğunuz TMC aynı anda pek çok başarılı dizi filmin de yapım şirketi. Size buradan oyunculuk teklifi geldi mi? F.A.: Bize kimse bir teklifde bulunmadı kiŞaka bir yana, Kıraç dizi müzikleri yapıyor. Ben de seslendirmelere katkıda bulunuyorum. K: Ee, bizimki normal bir şirket, herkes kendi işini yapıyor. Ama sanat dalları arasında alışveriş normaldir. Yeter ki tek sebebi şöhrete ulaşmak olmasın. Lazımsam oynayayım. F.A.: Keşke müzikal yapabilsek. K: Bende bir sinema projesi var. Bir-iki yıl içinde bir aşk filmi yapmayı düşünüyorum. Prodüktör, yönetmen ve oyuncu olacağım. 2001'den beri dizi müzikleri yapıyorum ve birebir işin içindeyim. F.A.: Filmde bir şarkıcının aşkı, hayatı, kulisi, dönen dolapları da anlatılabilir
ASIL AGRESİF OLAN FUNDA
* Nasıl ki bir şarkıcının hayatı? K: Tamamen farklı ve çok yalnız bir dünya. Kendi kişiliğinizin dışına çıkmak zorunda kalıyorsunUz. O zaman da değişmişsiniz gibi algılanıyor. Sanatçılar ciddi kişilik sıkıntısı yaşıyor. F.A.: Bu işe girdiğin andan itibaren bütün Türkiye kucak açmış seni bekliyor sanıyorsun. Gerçi ben o kadar hayalci değildim. Dürüstsün, iyi eğitim almışsın, güzel bir şey yapmışsın, bir televizyon programına gidiyorsun. Yanınıza çok affedersiniz, orasını burasını sallıyan bir tip çıkıyor, müzikal altyapısı yok, sanat ve sanatçılıkla hiç ilgisi yok. O zaman geri planda kalıyorsunuz ve dengeniz bozuluyor.
* Siz bu tür sıkıntılar yaşadınız mı? F.A.: Kıraç 'Gün olur devran döner,' diyordu. Bana başta o olmak üzere herkes çok destek verdi. Şirketim konusunda da çok şanslıyım. Erotik poz ver, şu adamla dışarı çık diyen bir şirketle zaten yapamazdım. Bunları yapanları da suçlamıyorum. Şöhret büyüsüne kapılıp çok yanlış yapan var. Biz şanslıyız. Başların ayak olduğu bir durum söz konusu. Kaç kişi bizim gibi yola çıkıyor ama küsüp vazgeçiyor.
* Kıraç, bu nereden çıktı diyebilirsiniz ama evleneceğiniz söyleniyor, doğru mu? K: Doğru. Ayşe (Şule Bilgiç) ile ilişkim gayet güzel gidiyor. Çok uzatmadan da evlenmek istiyoruz. Birbirimizi çok iyi anlıyoruz.
* Hani Kayahan biraz gergin, Nilüfer de cool ya, sizi onlara benzeten oluyor mu? Onlar da yıllarca birbirlerine destek oldular. K: Hayır ya, gergin değilim. Ama öyle bir izlenim verdiğimi biliyorum. F.A.: Kıraç gerçekten agresif değildir. Benim patlamalarım ondan büyüktür. Mesela 'Aman Funda sinirlenmesin' durumu vardır. K: Siz onun cool göründüğüne bakmayın ben Febyo'dan (Taşel) biliyorum. F.A.: O anlıyor tabii beni. Başka bir sektörden olsa çok zor. Ayşe de Kıraç'ı anlıyor.
İPEK DURKAL MAGAZİN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|