|
|
|
|
|
|
Gözlerinde açlığın imzasını taşımak
Sorun açlık değil B1 vitamini alınmaması. Açlığı B1 katılmamış serumla sonlandırmak da ciddi bir hastalığa yol açıyor. Bu çok sık gerçekleşti.
Çapa Tıp Fakültesi Nöroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Hakan Gürvit, ölüm orucu yapanların tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir hekim.
-Dünyada en uzun açlık grevi 96 gün. Türkiye'de ise son oruçlar 400'lü günleri buldu. -Açlık grevi konusunda farklı uygulamalar var. Örneğin Arjantin'de süt de kullanılıyor. Burada genellikle az miktarda tuz, az miktarda şeker ve yeterli su alarak yapılıyor. Ancak biz 1996 grevinden sonra gördük ki, sorun açlık değil, açlığın yanlış biçimde yürütülmesidir ve B1 vitamini kullanılması yönünde telkinde bulunduk. 2000'e gelindiğinde gerek siyasi tutuklularda gerekse ailelerinde bu konuda bir bilinç oluşmuştu. Ben daha önce herhangi bir bilimsel referansa dayanarak B1 vitamininin hayatı uzattığını öngöremezdim, aslında hâlâ da makul bir ilişki kurabilmiş değilim ama böyle bir şey oldu ve bu açlık grevleri dünyadaki rekorları birkaç kez kırdı.
-B1'in önemi nedir ? -Açlık grevcilerinde görülen wernicke-korsakof, nörolojinin antikitesinde kalmış bir hastalıktır. Batılılar bunu kronik alkolizmin tedavisinde görürler. Açlık sonucu wernicke-korsakof unutulmuş bir şey çünkü en son Japon toplama kamplarındaki savaş esirlerinde görülmüş. Tropikal diet, üzerine aşırı sıvı kaybı, onun tedavi girişimi, orada bu hastalığı ortaya çıkartıyor. B1 vitamini, şekerli bir karbonhidratı metabolize etmemiz için gerekli bir koenzim. O olmadığı zaman şeker yükü merkezi sinir sistemine toksik etki yapıyor. Bu da wernicke-korsakof hastalığını yaratan mekanizma. 1990'ların ortalarında açlık ne yapar denildiğinde bir takım organ küçülmeleri anlatılırdı; karaciğer küçülür, mide küçülür, beyin de küçülür. Hayır efendim, beynin küçüldüğü yok. Miniminnacık ve stratejik yerlerine bir şeyler oluyor beynin ve wernicke'nin dengesizlik belirtileri ortaya çıkıyor. Hasta akut dönemde bir göz küresi hareketi sonucu çift görür. Bu zamanında tedavi edilirse hızla düzelir ama yıllar sonra bile göz kürelerinin istemsiz hareketi o insanın wernicke geçirdiğini anlatır; bir serebral hastalığın imzası gibi. Bir başka belirti el ve ayakları hedefe yönelik kullanamamak. Wernicke koordinasyonla ilgili kısmını anlatır hastalığın, korsakof ise yeni yaşantı parçalarının daha sonra kullanılmak üzere belleğe aktarılmasını engelliyor. Bir yandan da hasar anından aylar ya da yıllar geriye giden bir bellek bileşeni de kaybolmuş oluyor. Bu sanki bıçakla kesilmiş gibi bir noktada duruyor da daha önceki çocukluk anıları hatırlanıyor. Şunu vurgulamak gerek, eğer 50'li, 60'lı günlerde kişi hayatını kaybetmemiş de açlık grevi sonlanmışsa B1 vitamini eklemeyi unutup doğrudan damardan şekerli bir sıvı ile beslemek sonucu ortaya çıkıyor bu hastalık.
-Ama ölüm orucu yürütenlere hastanelerde hâlâ B1 vitamini içermeyen serum tedavisi yapılabiliyor. -Bunu açıklamak bir yandan zor, bir yandan da insan sebebini tahmin edebiliyor. Zorla müdahalenin, şahsi iradeye tecavüz gibi etik açıdan karşı durulacak yönleri var ama bir yandan da doğrudan insanların sağlığına yönelik bir tehdit. Ama maalesef artık belgeleyemeyeceğimiz sayıda vakanın sebebi uygunsuz müdahale. Bunların hangisi bile isteye yapılan müdahaleler, bunu bilemiyorum. Ama o meslektaşlarımın da çok ağır bir yük kaldırdığına eminim çünkü birden bire, ölmek üzere insanlar yeterli olanakların olup olmadığı kuşkulu sağlık kuruluşlarına yığılmaya başladılar. Biz en fazla yük kaldıran kuruluşlardan değildik ama biz de çok zorlandık. Şunu söyleyebilirim ki bizde açlığı sonlandırılan tek bir vaka bile wernicke-korsakof olmamıştır.
AYŞE DÜZKAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|