|
|
|
|
|
Biyolojik çeşitlilik ölmek üzere
|
|
- Dışa bağımlılığın bir dezavantajı da hibrid tohumlar. Bildiğim kadarıyla bunlar bir kullanımlık tohumlar. Ondan siz tohum alamıyorsunuz veya aldığınızda yozlaşıyor. Dolayısıyla her seferinde yeniden dışarıdan getiriliyor. - Melez azmanlığı denen bir şey var. İnsandan alalım. Norveçli sarışın hanımla bir Afrikalı zenciyi çiftleştirirseniz onun çocuğu anneden ve babadan ırkının bütün üstün özelliklerini alacaktır. Genetik olarak baskın genler öne çıkıyor. Annesinin gözünü, babasının atletik yapısını alacak gibi... Melez tohumlarda da aranan budur. Evrim dediğimiz kural bu. Melez tohumda iki ırkın en önemli özelliklerini ortaya koyabiliyorsunuz. Ama ondan çocuk alacak olursanız, çocukta ona ait karakterlerin ancak yüzde 25'ini buluyorsunuz. Yüzde 25 anasına benziyor, sırf sapsarı oluyor; yüzde 25 babasına benziyor, yüzde 25 dedesi, ninesi vs...
- Kardeşimin cins İran kedisi var, dişi; ona bir damat buldular. Hakikaten çok yakışıklı bir damattı ama çocukları tekir çıktı. Birinden birinin soyu karışıkmış meğer. Bunun gibi. - Yoksa tohum alınamaz, kısır tohum demek çok yanlış.
- Ancak bu da çok tehlikeli. Bizim her yöremizin endemik ürünleri var. Anadolumuza özgü, yöresiyle bütünleşmiş ürünlerimiz var. Bunların yanı başına hibrid bitkiler dikildiği zaman, bu ürünlerimiz de yozlaşıyor. - Doğru. Hibrid tohumlar çevreye salınırsa birbirine karışma, çeşitleri değiştirme özelliği var. Şimdi bir de transgenik tabir edilen aktarma gen olayı çıktı. Genler laboratuvarda tespit ediliyor. Ben bu geni aktarırsam domatesin rengi anında sarı olacak deniyor. Bunun da biyolojik çeşitliliği öldürücü etkisi var. Çiftçi bu işi para kazanmak için yapıyor; hangisinden daha fazla para kazanırsa, o ürünü ekecektir. Ancak gelecekte her yörenin aynı transgenik ürünleri kullanması sonucu bugün öngörülemeyen herhangi bir bulaşıcı hastalık bir anda o türü yok edebilecek.
- Birçok ülke genleriyle oynanmış tohumları ülkesine sokmuyor veya buna direnmeye gayret ediyor. Avrupa uzun süre direndi. - Ama şimdi kapılarını açmaya başladı.
- Afrika'da yaşasaydım bu konuya bakışım herhalde farklı olurdu. Ama ezelden beri tarım ülkesi olan Türkiye'de genleriyle oynanmış bir tohumun girişine daha farklı bakıyorum. Bizim böyle ürünlere ihtiyacımız var mı? - İhtiyaç yok ama kaçınılmaz bir şekilde Türkiye'ye de Avrupa'ya da girecek. Geçen senenin sonunda17 mısır çeşidine Avrupa da izin verdi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|