|
|
|
|
Elinde hâlâ çekirdekler vardı
ROZERİN'İN kardeşleri, annesi, dedesi ve babaannesinin yaşadığı tek göz odaya giriyoruz. Leyla Aksu geliyor. Kendini biraz toparlamış. Çocuklar ise Türkçe bilmiyor. Şoförden yardım isteyip ortanca olana soruyoruz: "Adın ne?" Annesi cevap veriyor: Rojhat.. "Rojhat ablan nerede?" Üç yaşındaki boğazda düğümlenen tek kelime: "Gelmeyecek..." Dede Menduh Aksu'ya dönüyoruz: "Amca kim yaptı?" Yarım Türkçe ile net yanıt: "O esrarı kim koydu oraya, katil aha da odur." Leyla Aksu da tercüman aracılığıyla konuşuyor: "Selahattin 'yalnız canım sıkılıyor'
dedi. Rozerin gitmek istemedi, ağladı. 'Baban döver git' dedim, mecbur gitti. Çekirdeği çok severdi. Babası köyün girişindeki bakkaldan çekirdek almış. Öldüğünde elinde hala çekirdekler varmış. Böyle sıkmış."
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|