OGS, KGS, VS..
Türk insanı kısaltmaları sever. Hayatımıza giren her kısaltmanın bir tarihi, temsil ettiği bir dönem, değer, insan grubu vardır. Kısaltmalar tarihi, ülkemizin tarihidir. Mesela KDV sadece katma değer vergisi değildir. Özal'dır, yazar kasadır, "Benim dar gelirlim, benim memurum"dur, vergi iade zarfıdır. IMF, sadece uluslararası para fonu demek değildir. IMF tüm kötülüklerin anasıdır, enflasyon canavarıdır, en büyük düşmandır falan filan. SSK'yı düşünün; BBG, ABD, PKK, ÖSS, ÖYS, AKP, DGM, FB, GS, BJK... 'Cemse' diye bir şey var mesela, bir başka kısaltmanın kısaltması, GMC'nin. Bülent Ortaçgil'i ve Zen'i anmadan edemiyorum burada, kısaltmalardan söz edince. İki adet nefis şarkı hatırlıyorum sözleri sadece kısaltmalardan oluşan. Lafı uzatmayayım. Hayatımıza giren son kısaltmanın adı;
OGS. ZİRAAT'ÇİLER Şimdi açılımı bir yana bu OGS şu anlama geliyor: 100 kâğıt bayılmadan birinci köprüden geçemezsin. Çünkü OGS'nin depoziti (40 dolar) ve 24 YTL'lik minimum kontörü sana o kadara patlıyor. Biz köprüyü Otomatik Geçiş Sistemi'yle donattık ama bu sisteme ulaşmayı öyle zorlaştırıyoruz ki vatandaş illallah deyip ikinci köprüdeki dört adet nakit gişesini kullanıyor. Biz bu gişeleri de zaman zaman ikiye indiriyoruz ki dar gelirli delirsin. İsteyen olursa İş Bankası'ndan ve Ziraat Bankas ı ' n d a n OGS ve K G S (bir de bu var) alabiliy o r . Ama İş Bankası'ndan KGS ya da OGS a l m a k için bur a d a hesabınız olm a s ı gerekiy o r . Y o k s a Beşiktaş şubesine gidip alabiliyorsunuz. Tabii bunun için işsiz güçsüz olmanız ya da işi kırmanız falan gerekiyor. Bir adet İş Bankası'na gidip sıranızı beklemek neredeyse bir buçuk saat. Gün içinde geldisi gittisi, dolmuşu taksisi iki saati geçer. Ya sabah seher vakti kalkılacak ya da gün içinde işten sıvışılacak. Ha, "Ben Ziraatçiyim, Ziraat Bankası'nı severim," diyorsanız, o halde en yakın Ziraat Bankası'na gidebilme imkanına sahipsiniz. Florasanlı taş salona giriniz, 70'lerden kalma ofis havasını soluyunuz. Düğmeye basıp benim memurum, benim emeklim ile birlikte saatlerce bekleyiniz, gözlem yapınız, muhabbet ediniz. İşiniz gücünüz olması önemli değildir. Sıradan bir Türk'ün Ziraat Bankası'ndan daha önemli bir iş olabilir mi? Olamaz.
AMAN KAZIKLANMAYIN Durum böyleyken ve ben OGS ve KGS ile olan imtihanımdan hep çakarken ve Balmumcu'dan Kadıköy'e ikinci köprüden kulağı şöyle taa öbür taraftan gösterirken canıma tak etti ve olağan bir nakit gişesi kuyruğunda, tırların arasında beliriveren polis memuruna şunu sordum: "Memur bey köprüden geçiş esnasında OGS ya da KGS alabilir miyiz, örtmenim..." Memur bey bana, "Köprüyü geçince sağa yanaşın orada bekliyor, üzerinde OGS yazan arabalar," dedi. Sonra gişeye geldim ve 3 YTL'mi gişe görevlisine uzattım. Gişe görevlisi bana "Sakın oradan almayın OGS'yi, 20 YTL'yi kendilerine alıyorlar, cebe atıyorlar, sizi kazıklarlar," dedi. Gişe görevlisinin beni uyarmasını muhabbetle karşıladım ama aklıma Ziraat gelince, 'Neyse farkı öder kurtulurum,' diye düşündüm. Sağa yanaştım.
YİNE OGS ALAMADIM Şimdi durumu anlatıyorum: Bir adet beyaz Hyundai ya da benzeri marka minibüs van gibi bir şey. İçinde iki adet bıçkın Güneydoğu delikanlısı sigara içiyorlar. Birinin ayağında plaj terliği var, kotun paçaları sıvanmış. Diğerinin bileğinde gümüş künye, boynunda kolye, esmer teni sıcaktan buram buram terlemiş elindeki sigaradan derin bir nefes çekerken duman gözüne kaçmasın diye, gözünü kısıyor. Bana bakmıyor, takılıyor hacı... "Merhaba, ücret ne kadar diye soruyorum. "Ne ne kadar," diye bir yanıt alıyorum. "OGS," diyorum. "100 lira," diyor. Bekliyorum, içine şu kadar kontör koyuyoruz depozito da şu kadar filan gibi bir bilgi verilir diye... Hayır yok. 100 YTL, ve bana bakıyorlar. OGS almayı bu defa da başaramadım. Daha önce bir yarım günüm İş Bankası'nda, bir yarım günüm Ziraat Bankası'nda heba oldu. Mahalledeki tüm emekli nüfusunu ismen tanır durumdayım. Son dememem de 'gişelerden sonra sağa geç' denemesiydi, başarılı olmadı. Minibüsteki profesyonel yaklaşım ve müşteri ilişkilerinden etkilendiğim için gerisin geriye arabaya döndüm. Kulağımda gişe memurunun söylediği, 20 kâğıdı cebe indiriyorlar lafı çınlıyor. Bu adamlar kim ve kimin adına bu paraları tahsil ediyorlar bilmiyorum. Ama şunu biliyorum. Şu an en büyük hayalim arabamın ön camına o gri cihazı yapıştırmak. (Aracının ön camına tam dikiz aynasının altına, bu estetik harikası mucizevi gri aleti yapıştırmayı kim istemez ki... Üstelik harika görünen bir şey.) Sonra da saçlarımı savurarak birinci köprüden tatlı tatlı geçmek. OGS gişesine yaklaşınca ezik insanlar gibi sağa sola nakit gişelerine yamanmaya çalışmadan başı dik, mağrur bir şekilde durmadan Asya'ya geçmek.
|