|
|
Doktor herkesin içinde bana bağırıp aşağıladı
Şeker hastasıyım. Bir türlü, şekerim düşmüyor. Geçenlerde hastaneye yattım. Doktor, her vizitte perhizimi bozmamam için önerilerde bulunuyor. Bir sabah dolabımı kontrol etti. Akşam, komşumun getirdiği pasta kutusunu bulunca; bana bağırıp çağırmaya başladı. Ne kadar 'yemedim' desem de beni dinlemedi. Ağzına geleni söyledi. Diğer hastaların, refakatçilerin ve hemşirelerin yanında çok mahçup oldum. Doktorun bu şekilde hastasına bağırmaya hakkı var mı?
Geleneksel buyurgan hekimlikte; hekim, hastası üzerinde mutlak otorite sahibidir. Bu durum, baba ile oğul arasındaki ilişkiye benzetilir. Baba, oğlunu hem sever, hem de döver. Hiçbir baba, oğlunun kötülüğünü istemez. Ona kızarken, kulağını çekerken de, onun yararına olduğunu düşündüğü için bunu yapar. Babacıl hekim rolünü oynayan hekim de hastasının sorumluluğunu o denli üzerine alır ki, adeta onu bir baba gibi azarlamaya hakkı olduğunu düşünür. Hekime sorsanız, bunu hastanın iyiliğine diye yaptığını söyleyecektir. Aslında, hastasını üzmek, mahcup etmek, örselemek gibi bir amacı yoktur. Kendisine, 'neden hastasına bağırıp çağırdığı' sorulduğunda: "Bunu yapmazsanız, hasta kendisine zararlı olan davranışlarda bulunur, diyetine uymaz, kötüleşir. Benim azarlamam, onun lehine" şeklinde yanıt verir. Yani, 'hastayı, hastadan korumak' gibi bir sahiplenme dürtüsüyle hareket eder. Oysa, modern katılımcı hekimlik uygulamalarında hasta ile hekim arasında, olabildiğince eşit ilişki kurulur. İki taraf da birbirlerinin özerkliğini kabul eder. Hekim hastası için doğru ve yanlış olanları söyler. Ancak bunlara uyup uymamak; önerilen tetkik veya tedavileri yaptırıp yaptırmamak hastaya ait bir karardır. Hastanın kararı ve davranışı ne yönde olursa olsun, buna saygı gösterilir. Sonuçları kendileriyle ilgili kalmak koşuluyla, insanların yanlış yapma özgürlükleri de vardır. Yanlış tercih durumunda, hastaya kızılmaz, bağırıp çağırılmaz. Bu babacıl davranış dışında, kendisiyle ve çevresiyle barışık olmayan, karşısındakilere bir birey, bir insan olarak saygı duymayan kişilerde de, bu tür şiddet yönelimleri olabilmektedir. Bazen de uygunsuz çalışma koşulları, yoğunluk, stres, aşırı iş yüküne bağlı olarak bu tür amacını aşan davranışlar, sağlık çalışanlarında görülebilmektedir. Tıp doğası itibariyle en otoriter meslektir. Hastanın sosyal, ekonomik, politik veya hiyerarşik konumu, hekimden daha yüksek olsa bile hekime başvurduğunda, otoritesini kabullenmiş olarak ondan yardım istemektedir. Hekim, onu sorgular, emirler verir, yasaklar koyar, sınır bilmez. Özel yaşamına karışır, gizlilik tanımaz. Hiç sevmediği şeylere, onu zorlar. Çok sevdiği şeylerden uzak kalmasını söyler. Ancak hastalar, genellikle bunlara itiraz etmez. Fakat hekimler, mesleklerinin bu otoriter yapısına, kişisel alçakgönüllülük ve yardımseverlik duygularıyla karşı koyarak, teraziyi dengelemelidirler.
|