|
|
|
|
|
|
Ya o entelektüel bir psikiyatristse?
Bu yazıya ilham veren olay bildiğiniz gibi bir psikiyatrist ve hastası arasında cereyan ediyor. Hastasıyla cinsel ilişki kurmamak gerektiği ilkesi hangi dalda çalışırsa çalışsın bütün hekimler için geçerli olan bir kural, ünlü Hipokrat yemininin bir parçası. Hasta ve psiyatristin ilişkileri konusunda ise Ruh Hekimliği Meslek Etiği kurallarına başvurdum. Bu konuyla ilgili olabilecek iki madde var. İkisini de aktarıyorum: Madde 24. Hekim hasta üzerindeki etkisini tıbbi amaçlar dışında kullanmamalıdır. Madde 25. Ruh hekimi hastayla ilişkisinde tanı ve sağaltım amacının dışında bir ilişki türünün oluşmasına izin vermemelidir. Ruh hekimi: a)Hastasına herhangi bir cinsel yakınlaşmada bulunmamalıdır. b) Hastayla oluşabilecek sosyal karşılaşmaları hekimliğin etik ilkeleri çerçevesinde sınırlı tutmalıdır. Gördüğünüz gibi durum çok açık. Cinsel ilişki yasağının ötesinde, tanı ve sağaltım amacının dışında herhangi bir ilişkinin oluşmasına izin verilmediği gibi, hani kazara yolda karşılaşılsa bir selamdan öteye geçilmemesi öneriliyor. Yani, "Aşk yaşamıyoruz, sadece ahbaplık ediyoruz," bir hekimin yapamayacağı bir açıklama. Bir başka deyişle, psikolojik destek aldığınız hekim, size, "Hadi bir çay içelim," derse, bilin ki etik dışı bir davranışta bulunuyor. Bir barda karşılaştığınızda uzun uzun sohbet ediyorsa da öyle... Bu da basit ve âdet yerini bulsun diye konmuş bir kural değil, hastanın hekime âşık olması, psikanalizde terapi sürecinin bir parçası; hekimin bunu 'değerlendirmesi' ise çok ciddi bir suistimal.
|
|
|
|
|
|
|
|
|