|
|
Hayat üniversitesi seçme sınavında bir sosyal sorusu
Zengin ve güzel prenses fakir genci nasıl ve neden sever? Yakışıklı, kahraman ve iyi kalpli olduğu için... Biz hayatı masallardan öğrendik. Öyleyse sorarım size; kahraman, merhametli ve yakışıklı prensin yerini gerçek hayatta 'entelektüel prens' alabilir mi?.
Ünlü bir laf vardır, muhakkak bilirsiniz, savaşta ve aşkta her şey mubahtır diye. Savaşla aşkın birbirine benzediği tek nokta bu değil elbette; ya da maalesef. Savaş bir çıkar çatışması üzerine kuruludur ama aşkta da böyle bir çatışmanın etkisi yoktur demek doğru olmaz. Sonra, gerek aşkta gerekse savaşta biraz göz boyamak gerekir, elinizdekileri olduğundan biraz daha fazla gösterme ihtiyacı vardır; aşkta cazibenizi, savaşta ise silahlarınızı. Ve o yüzden aşkta da, savaşta da varını yoğunu ortaya koymak gerekir. Bir düşünün, komşu ülkeyle ya da aşağı mahalleyle savaşa girmişsiniz, "Şu tanklar bir kenarda dursun," ya da, "Sapanları ellemeyelim," demek olur mu? Dedim ya, ne yazık ki aynı kural aşk için de geçerli. Aşkta nedir insanın mal varlığı ya da silahları? Güzellik, cazibe, servet, zekâ, iktidar... Peki bilgi bunlardan birisi midir? Ya da biraz daha güncelleştirerek sorarsak, bir entelektüel, bu özelliği sayesinde beğendiği kişiyi baştan çıkartabilir mi? Eğer bu soru ÖSS'de çıksaydı, sınava girenler bir hafta içinde ÖSYM'ye itiraz ederlerdi. Çünkü tarafların cinsiyeti belirtilmedikçe bu yanlış, en azından eksik bir soru. Doğrusu şöyle sorulmalı: Entelektüel bir erkek, başka hiçbir çekiciliği olmasa bile sırf bu özelliği sayesinde bir kadını baştan çıkartabilir mi? a)Kesinlikle olmaz. b)Bazen. c)Sık sık. d)Kadın da entelektüelse olabilir. e)Kadın da entelektüelse olmaz. Bu sorunun doğru cevabını kestirmek o kadar kolay değil. Ama bundan önce, aynı soruyu cinsiyetleri değiştirerek soralım.
YA AKIL KADINDAYSA? Entelektüel bir kadın başka hiçbir çekiciliği olmasa bile, sırf bu özelliği sayesinde bir erkeği baştan çıkartabilir mi? Bu sorunun cevabı olabilecek şıkları sıralarken (a)'dan öteye geçmemize gerek yok. Çünkü böyle bir şey mümkün değil, bir erkek sırf akıllı, bilgili, kültürlü diye bir kadına âşık olmaz. Bir kadın zengin olmak istediğinde kendisine zengin bir eş bulması yeterli olabilir. Çünkü servet, evlilik yoluyla sirayet edebilir. Ama aşk ya da evlilik yoluyla elde edilemeyecek şeyler var. Örneğin, güzellik. Güzel biriyle birlikte olduğunuzda güzel olmazsınız. Ya akıl ve bilgi? Bunlar temasla geçer mi? Bu sorunun cevabı muhakkak ki 'Hayır,' olacaktır. Ama kadınlar, bir şey olmak üzere değil, bir şey olan adamın kadını olmak üzere yetiştirilmiyorlar mı? Prensin seçtiği kız, başbakan olacak politikacının seçtiği kız, büyük yazarın, büyük sanatçının ve tabii büyük entelektüelin seçtiği kız... O yeter işte. Hele de kadın, beğendiği her şeyi kolaylıkla elde etmeye, kendisini en beğendiği hale getirmeye alışık, zengin bir prensesse... Adım adım, damla damla, satır satır bilgiye ulaşmaya sabrı yoksa, bu tuzağa daha kolay düşmez mi? Şair olacağına şiire ilham veren kadın oluverir. Erkeğin ise hem şiiri hem kadını vardır. Kadının hepi topu şair bir erkeği. Gün gelir erkekle birlikte şiir de çıkar gider hayatından. Çünkü bu entelektüelin kadını 'titr'i de tıpkı servet gibi. Zengin adamdan boşanan servetten de boşanır, en fazla nafakayla, tazminatla yetinir. Entelektüelden 'boşanan'a da olsa olsa birkaç tanıdıkla iki üç ahbap kalır. Birkaç da kırık dökük cümle. Kadını ve onun cinselliğe rıza göstermesini 'av' olarak gören erkek bundan yararlanır. Aşk, av ve avcı arasında yaşanan bir savaşsa her şey mubah olur. Biz buna razı olmak zorunda mıyız?
AYŞE DÜZKAN
|