|
|
|
|
|
|
Enerjiniz sizi yok edebilir
Başkaları bizden üstün mü? Hüsran dolu bir tecrübeden sonra hayata küsmek çözüm olamaz. Önemli olan duygularımızı kendimiz için yaşayabilmeyi öğrenmek. Beraber olduğunuz kişinin enerjisini emerek yaşayanlardansınız o kişinin enerjisi bir süre sonra sizi kontrol etmeye başlar. Birdenbire varlığınız bir anlam kazanır. Bu durum öyle bir bağımlılık oluşturur ki, bu hissi kaybetmemek için tüm negatif formlar ortaya çıkar. Sahip olma, kontrol, manipülasyon, kıskançlık, hassasiyetsizlik, öfke. Özgüvenimiz başkalarını kontrol edebilme yeteneği ve onlar tarafından kabul edilme ihtiyacı üzerine kuruyoruz ve çok ama çok enerji sarfediyoruz koruyabilmek için... Sonuç, fonksiyonlarını kaybetmiş ilişkiler, hayalkırıklığı. Evet kötü tecrübelerimizle yaşamayı öğreniyoruz ama nasıl yaşıyoruz? Depresif ruh hali, hayattan aldığımız tat azalıyor, tatminsizlik, toleranssızlık... Gerisini siz ekleyin. Gün boyunca telaşlı, sinirli, endişeli, bitkin ve huysuz yaşamak kimliğimiz haline geliyor. Kendimizi olduğumuzdan farklı görmek veya göstermek alışkanlığı sadece gerçek hislerimizi bastırmamıza ve problemlerin büyümesine yol açıyor. Attığımız her adamın sorumlusu biziz. Başımıza gelen her şeye nasıl tepki göstereceğimizin seçimi yine bizim elimizde. Yaşadıklarımız bizi öyle bir yere getiriyor ki kendimize değer vermeyi bırakıyoruz ve başkaları için yaşama alışkanlığı ediniyoruz. Siz enerjinizi değiştirdiniz mi, etrafınızdakilerin de size yaklaşımı değişmeye başlıyor. Hayatımıza bir anlam saptamak ve yaratıcı enerjinizle kontakt kurabilmek kendinizle ilişkinizi değiştiriyor. Duygusal bozukluklarımızın bağışıklık sistemimizin zayıflamasına ve hastalıklara yol açması ile ilgili ilginç bir yazı okuyorum, toparlayıp size daha doğru bir perspektif vermesi için haftaya yazacağım...
|
|
|
|
|
|
|
|
|