|
|
|
|
|
Genel Sağlık Sigortası'na veto
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5489 sayılı ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu''nu, bazı maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için, TBMM'ye iade etti.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından yayımlanması uygun bulunmayan, 5489 sayılı ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'', 3, 28, 29, 31, 40, 46, 55, 63, 80, 82, geçici 1, geçici 2, geçici 4, geçici 6 ve geçici 9. maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
geri gönderildi.
Ahmet Necdet Sezer, 5489 sayılı ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu''nu bazı maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için TBMM'ye iade gerekçesinde, sosyal güvenliği salt aktüeryal denge olgusu düşüncesiyle oluşturmanın, ''sosyal devlet ilkesini savsaklamak anlamına geleceğini'' ve Anayasa'nın 2. maddesiyle bağdaşmadığını belirtti.
Sezer, gerekçesinde, Yasa ile, beş ayrı emeklilik rejiminin, aktüeryal olarak hak ve yükümlülüklerin eşit olacağı tek emeklilik rejiminde buluşturulmasının amaçlandığını anımsattı.
Yasa'da, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası yönünden kişileri güvenceye alacak düzenlemeler yapıldığını kaydeden Sezer, bu bağlamda, Yasa'da, sigortalardan yararlanacak kişiler ve sağlanacak haklar, bu haklardan yararlanma koşulları, finansman ve karşılanma yöntemlerinin belirlendiğini, sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişine ilişkin ilke ve yöntemlere yer verildiğini kaydetti.
Gerekçesinde, ''sosyal devlet'' ilkesi ve ''sosyal güvenlik hakkı'' konusunda değerlendirmeler yapan Sezer, Anayasa'nın ilgili hükümlerini ve Anayasa Mahkemesi'nin konuya ilişkin kararlarını anımsattı.
Sosyal devlette sosyal güvenlik sisteminin, yalnızca aktüeryal hesaba dayanan bir düzenek olarak oluşturulamayacağını kaydeden Sezer, ''Sosyal güvenliği salt aktüeryal denge olgusu düşüncesiyle oluşturmak, 'sosyal devlet' ilkesini savsaklamak anlamına gelir ki, bunu, Anayasa'nın 2. maddesiyle bağdaştırmak olanaksızdır'' dedi.
Sezer, şunları kaydetti:''Devletin 'sosyal' niteliği, aktüeryal denge ile sosyal devlet ilkesi arasında uyum sağlanmasını; sosyal güvenlik sisteminden kaynaklanan açıkların, başka bir deyişle sosyal güvenlik yükünün gerektiğinde devletçe karşılanmasını zorunlu kılar.
Ayrıca, hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması da, toplumda sosyal güvenliğin, sosyal gönencin ve sosyal adaletin sağlanmasıyla gerçekleştirilebilmektedir.Cumhuriyet'in nitelikleri arasında yer verilen sosyal hukuk devleti ilkesi uyarınca, toplumda yoksul ve gereksinim duyan insanlara devletçe yardım yapılarak, onlara insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyinin sağlanması, böylece, sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkesinin gerçekleşmesine elverişli ortam yaratılması gerekmektedir.
Sosyal devletin görevleri arasında yer alan insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyinin sağlanması, herkese çalışma olanağı yaratılması, çalışanlara adaletli ve dengeli ücret verilmesi ve çalışamayacak durumda olanların sosyal güvenlik önlemleri ile korunması anlamını taşımaktadır.
Sosyal güvenliğin de içinde bulunduğu sosyal hakların devletçe tanınmış olması yeterli değildir. Bu hakların gerçekleşmesi için devletin olumlu edimde bulunması, sosyal güvenlik alanında oluşturulacak kural ve kurumların da, Anayasa'nın sözüne ve özüne, bu bağlamda sosyal hukuk devleti ilkesine uygun olması zorunludur.''
DEVLET İÇİN ''ÖDEV''
Sezer, Anayasa'nın 60. maddesinde, sosyal güvenliğin, bireyler yönünden ''hak'', devlet yönünden ''ödev'' olarak öngörüldüğünü kaydederek, Anayasa koyucunun, devleti yalnızca sosyal güvenliği sağlayacak önlemleri almak ve gerekli örgütü kurmakla görevlendirmediğini, aynı zamanda bunu devletin yükümlülüğü olarak gördüğünü ifade etti.
Anayasa'nın 5. maddesi hükmünü anımsatan Sezer, şunları kaydetti:''Sosyal güvenlik hakkının, yurttaşlarının sosyal durumu ve gönenciyle ilgilenen, onlara insanlık onuruna yaraşır asgari yaşama düzeyi sağlayan 'sosyal devlet'in gereği ve zorunlu sonucu olduğu tartışmasızdır.
Sosyal güvenlik, geliri ne olursa olsun bireylere belirli sosyal riskler karşısında ekonomik güvence sağlanmasını, onun kimi zararlara uğrama olasılığına karşı korunmasını, sosyal zararların tehlikeleri karşısında bireyin ekonomik yönden güçlü kılınmasını gerektirmektedir.Çağdaş toplumlarda bu niteliği ile sosyal güvenliğin sağlanması, bireylerin geleceklerini güvence altına almaya, mutluluğunu, huzurunu ve gönencini sağlamaya yönelik etkinliklerin en önemlilerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Sosyal güvenliğin işlevlerinin yerine getirilmesini amaçlayan kurallar ve kurumların tümü sosyal güvenlik sistemini oluşturmaktadır.Toplumsal dayanışmanın kurumsal duruma getirilmesini anlatan sosyal güvenlik sistemi, devletin, Anayasa'nın 60. maddesi gereğince kurmakla görevli ve yükümlü olduğu sosyal güvenlik örgütü ile yine devletin sosyal güvenliği sağlamak için alacağı önlemlerin tümünü kapsamaktadır.''
''KULLANILAMAYACAK DURUMA GETİREN ÖNLEMLER ALAMAZ''
Sezer, Anayasa'nın 65. maddesinde, devletin, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek, mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceğinin belirtildiğini vurguladı.
Sezer, ''Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi, devlet, yurttaşlar için hak, kendisi için ödev olan sosyal güvenliği sağlama görevini yerine getirirken, sosyal sigortacılığın teknik gereklerine uygun kimi sınırlamalar yapabilirse de, sosyal güvenlik hakkını kullanılamayacak duruma getiren önlemler alamaz'' dedi.
Anayasa'nın 65. maddesinde, devlete sosyal hakları mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde gerçekleştirme olanağı tanınırken, ''bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözetme'' koşulu da konulduğunu belirterek, Anayasa Mahkemesi'nin 23 Şubat 2001 günlü kararına göre de sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin, hukuk devletinde olması gereken hukuk güvenliğini zedelemeyecek biçimde ''adil, makul ve ölçülü'' olmasının zorunlu bulunduğunu dile getirdi.
Sezer, şöyle devam etti:''Bu yaklaşım, emekli olabilmek için öngörülen prim ödeme gün sayısı, prime esas aylık tutarı ve prim oranı, emekliliğe hak kazanabilme ile emekli aylığına hak kazanmada yaş sınırları, yaşlılık aylığı bağlama oranı, yaşlılık aylığı hesaplama yöntemi, aylıklarda sağlanacak yıllık artış tutarı ve sağlık gibi konularda getirilen kuralların adil, makul ve ölçülü olmasını gerektirmektedir.Yasa'nın genel olarak maddeleri incelendiğinde sosyal güvenlik sistemindeki kimi konular yönünden 'adil, makul ve ölçülü' olma ölçütünün gözetilmediği görülmektedir.''
(AA)
|