|
|
|
|
|
"Ortalama yaşam süresinin 66 yıl"
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5489sayılı ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu''nu iade gerekçesinde, Türkiye'de ortalama yaşam süresinin 66 yıl olduğunu belirterek, emeklilik yaş sınırının 65'e yükseltilmesi ve prim ödeme gün sayısının 9 bine çıkarılmasının gelecek kuşakların emeklilik hakkına kavuşmasını olanaksız kılacağını kaydetti.
Sezer, gerekçesinde, Yasa'nın 28. maddesinde, 01 Ocak 2007'den sonra sigortalı kapsamına girenlere, kadın için 58, erkek için 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malullük, yaşlılık
ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş bulunması koşuluyla aylık bağlanacağınınbelirtildiğini, yaş sınırının 01 Ocak 2036'dan başlayarak kadınlar için 01 Ocak 2048'e, erkekler için 01 Ocak 2044'e kadar artırılıp, 65'e yükseltildiğini ifade etti. Sezer, şöyle devam etti:
''Ülkemizde ortalama yaşam süresinin 66 yıl olduğu gözetildiğinde,Yasa ile tüm sigortalılar yönünden emekli aylığı bağlama yaş sınırınınzaman içinde de olsa 65'e yükseltilmesi; sürekli çalışma olanağı işverenin inisiyatifinde olan sigortalılar yönünden de prim ödeme gün sayısının 9000'e çıkarılmasının gelecek kuşakların emeklilik hakkına kavuşmasını olanaksız kılacağı, bu niteliği ile adil, makul ve ölçülü olmadığı açıktır.
İşçiler için prim ödeme gün sayısının 7000'den 9000 güne çıkarılması, Türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığı gibi, esnek çalışmanın, sendikasızlaştırmanın, kayıt dışı çalıştırmanın ve yoğun işsizliğin yaşandığı ülkemizde 9000 prim ödeme günü gerçekçi görünmemektedir.
Üstelik, emekli olabilme yaşı ile aylık bağlama yaşı arasındaki kimi durumlarda uzun yılları içeren fark da ölçüsüzlüğün bir başka göstergesidir. Örneğin, 01 Ocak 2007 gününde, 18 yaşında iken sosyal sigorta kapsamına giren, 43 yaşında emekli olma hakkı kazanan bir sigortalı, ancak 22 yıl sonra, 65 yaşında aylığa hak kazanabilecektir.Yukarıda da belirtildiği gibi, Yasa'nın 28. maddesinde, emeklilik yaşının, 01 Ocak 2007 gününden sonra ilk kez sigortalı olacaklar yönünden kadın için 58, erkek için 60 olarak belirlenmesine karşın, buyaş koşulu 2036 yılından başlayarak kademeli olarak artırılmakta ve emeklilik yaşı 65'e yükseltilmektedir.
Bu düzenlemeye göre, kadın için 58, erkek için 60 yaşını 01 Ocak 2036 gününden önce dolduramayan sigortalılar, emeklilik yaşını kademeli olarak yükselten kurala bağlı olacak ve bunun sonucunda, kendisine emekli aylığı bağlanabilmesi için 65'e kadar uzanan yaşları beklemek zorunda kalacaklardır. Ayrıca, yine bu durum nedeniyle, aynı gün işe başlayan ve prim ödeme süreleri eşit olan farklı yaşlardaki sigortalılar, yaşlılık aylığına aynı yılda hak kazanamayacaklardır.
Başka bir anlatımla, 01 Ocak 2007'den sonra ilk kez sigortalı olanlar için öngörülen kadın için 58, erkek için 60 yaş sınırı, ancak sırasıyla 30 ve 32 yaşlarında göreve başlayanlar yönünden geçerlidir. Yaş küçüldükçe, 2036 yılından sonra artırılan yaş sınırı nedeniyle bekleme süresi artmaktadır. Örneğin, 01 Ocak 2007'de sigorta kapsamınagiren bir kadın sigortalı 30 yaşında ise 58 yaşına ulaştığı 2035 yılında; 18 yaşında ise, 65 yaşına ulaştığı 2054 yılında yaşlılık aylığına hak kazanabilecektir.''
'AYLIKLARDA AZALMA KAÇINILMAZ'
Yasa'nın 80. maddesinde, prime esas kazançların düzenlendiğini, maddede, basamak sisteminin kaldırılması nedeniyle Bağ-Kur'a bağlı sigortalılar ile tüm ödemeler keseneğe bağlı tutulacağı için TC EmekliSandığı iştirakçileri yönünden önemli değişiklikler getirildiğini ifade eden Sezer, Yasa'nın 80. maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki düzenleme ile, Bağ-Kur sigortalıları yönünden basamak sisteminin kaldırıldığını; aylık prime esas kazançların, prime esas günlük kazançalt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak koşuluyla kendilerinin bildirecekleri günlük kazancın otuz katı olacağının belirtildiğini kaydetti.
Sezer, 80. maddenin birinci fıkrasında, TC Emekli Sandığı iştirakçisi olanların aylık prime esas kazançlarının belirlenmesinde yapılan ödemelerin tümünün brüt tutarlarının göz önünde bulundurulacağının öngörüldüğünü kaydetti. Sezer, ''Oysa, bugünkü sistemde zam ve tazminat ödemelerinin yasada hesap biçimi belirtilen sınırlı tutarı, emeklilik keseneğine bağlı tutulmaktadır'' dedi.
Cumhurbaşkanı Sezer, ayrıca, Yasa'nın 82. maddesinde, tüm sigortalılar yönünden, prime esas kazancın hesaplanmasında alt ve üst sınır getirildiğini, 46. maddesinde, kamu görevlilerinin prime esas kazançlarının saptanmasında 82. maddedeki üst sınırın aranmayacağının belirtildiğini kaydetti. Sezer, böylece, kamu görevlilerinin tüm aylıkgelirlerinden prim kesintisi yapılmasının olanaklı kılındığını ifade etti. Sezer, şu görüşlere yer verdi:
''Bu durumda, TC Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden, çalışanlariçin prim oranı yüzde 14'e düşürülmesine karşın, prime esas matrahın artması nedeniyle görev aylıklarında azalma olması kaçınılmazdır. Bunun içindir ki, Yasa'nın geçici 4. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, eski ve yeni matrahlar arasındaki farka ilişkin sigorta priminin iki yıl süreyle kurumca karşılanması öngörülmüştür. Böylece, görev aylıklarındaki azalma iki yıl ertelenmiş olmaktadır.''
'OLUMSUZ GELİŞME'
Cumhurbaşkanı Sezer, Yasa'nın 29. maddesinde aylık bağlama oranının, toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü, yani her yıl için 2015 yılı sonuna kadar yüzde 2,5, 2016 yılından başlayarak yüzde 2 olduğunun belirtildiğini, aylık bağlama oranının yüzde 90'ı geçemeyeceğinin de kurala bağlandığına işaret etti.
Mevcut sistemde Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden aylık bağlama oranında üst sınırın yüzde 100 olduğuna dikkati çeken Sezer, ''Aylık bağlama oranının düşürülmesinin daha az emekli aylığı anlamınageleceği, bu durumun, çalışanların emeklilik statüsü yönünden olumsuz bir gelişme olduğu açıktır'' dedi.
Yasa'nın 29. maddesinde, yaşlılık aylığının hesaplanması konusununkurala bağlandığını anımsatan Sezer, bunun SSK'ya bağlı sigortalılar açısından önemli bir yenilik getirmediğini, ancak Bağ-Kur ve Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden önemli bir yenilik içerdiğini kaydetti.
Sezer, Emekli Sandığı iştirakçilerinin emekli aylıklarının hesaplanmasında, iştirakçinin bulunduğu en son görevinin aylığı ve yapılan ödemelerin brüt tutarları göz önünde buldurulduğuna işaret etti.
'ADALETSİZLİK YARATIR'
Sezer, şunları kaydetti:
''Oysa, Yasa'da, Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden de yukarıdaaçıklanan yöntem benimsenmiştir. Bu yöntem uyarınca, devlet memurunun,göreve başladığı yıllarda daha düşük olan aylık öğeleri üzerinden hesaplanan prime esas kazançları yaşlılık aylığının belirlenmesinde dedikkate alınacak ve sonuca etkili olacaktır.
Bu durumun, yaşlılık aylığı bağlama oranının da düşürüldüğü göz önünde bulundurulduğunda, kamu görevlilerine bağlanacak yaşlılık aylıklarının bugüne göre daha düşük olmasına yol açacağı ortadadır. Günümüzde uygulanan emekli aylıklarının, insan onuruna yaraşır asgari yaşama düzeyini sağlamaktan uzak olduğu gözetildiğinde, bu tutarları daha da azaltan yeni kuralın adil, makul ve ölçülü olmadığı;emeklilerin ulusal gelirden hak ettikleri payı almalarını sağlayamayacağı açıktır.
Ayrıca, Yasa'nın geçici 2. maddesinde, çalışanların 01 Ocak 2007 gününe kadar sosyal güvenlik kurumlarına bağlı geçen süreleri için yaşlılık aylıklarının eski kurallara, bu günden sonraki sürelerine ilişkin yaşlılık aylıklarının Yasa kurallarına göre hesap edilerek heriki tutarın toplamının yaşlılık aylığını oluşturacağı belirtilmiştir ki, bu konunun, özellikle aynı görevde çalışmış ve çalışmakta olanların emekli aylıkları ile ölenlerin dul ve yetimlerinin aylıklarıarasında fark oluşturacağı; bu farkın, eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve adaletsizlik yaratacağı açıktır.''
|