kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 

Özgür irade kaderin yönünü değiştirebilir mi?

Demokratik bir ülkedeki sosyopolitik gelişmelere, o ülke halkının "Özgür iradesi" mi yön verir, yoksa o ülkenin koşulları ve dış konjonktür tarafından belirlenmiş bir "Kader çizgisi" üzerinde mi gelişir olaylar? İç ve dış koşulları doğru tahlil edebildiğiniz takdirde, bu kaderin ne olduğunu önceden bilebilir misiniz mesela?
"Özgür irade" ile "Kader" arasındaki ilişki, sade sosyal bilimcilerin değil, fizikçilerin de çözmeye çalıştığı karmaşık bir sorun. Örneğin "Kuantum" fizikçileri, atomun hareketlerinin diğer atomların konumuna da bağlı bir "Belirsizlik" (Decoherence) esası üzerinde geliştiğini vurgular. Bu belirsizlik, ne olduğunu bildiğiniz ama neden olduğunu bilemediğiniz "Kaos" a da dayanabilir. Her gelişmeyi formüllere bağlayabilen Newton fiziğinin çağ dönümüdür bu.
"Santa Fe Enstitüsü" teorisyenleri ise tüm gelişmeleri "Karmaşıklık" (Complexity) çerçevesinde ele alır. Bir kelebeğin kanat çırpmasının bir kasırganın yönünü etkileyebileceği çizgisine kadar dayanır bu düşünsel arayış.

ÖNCEDEN GÖRMEK

Türk toplumu, kaderini belirleyen olayların bazılarını önceden gördü, bazılarını göremedi. Çok eski geçmişe gitmeyelim. 2001 ekonomik krizine dayanan günlerde girişimcilerin "20 yıl sonrasını görebiliyoruz" diye demeçler verdiklerini hatırlayalım.
Türkiye'nin siyasi kaderini anlamaya çalışırken, bazı kurumların hangi durumda nasıl davranacaklarını, kimlerin hangi konuda neler söyleyeceklerini önceden biliyoruz. Ama bilemediğimiz ve önceden kestirilmesi mümkün olmayan durumlar da var. Bunların başında "Dış konjonktür" deki gelişmelerin, Türkiye'yi nasıl etkileyeceği meselesi bulunmakta. Örneğin ABD-İran gerginliğinin, şimdi ABD-Rusya gerginliğine dayanması, bize nasıl yansıyacak bilemiyoruz. Irak'taki kaosun, bu ülke Şii'leri ile İran'ı yakınlaştırması ve Irak Kürtleri'nin bağımsızlığa hızla ilerlemesi de gündemde.
İçeride ise, çok hayati sorunlara (Örneğin Güneydoğu sorunu) ortak aklın ve özgür iradenin kalıcı çözümler üretmesi gerekirken, "Laik Cumhuriyet tehlikede" söylemli ve demokrasiyi sorgulayan bir tartışma gündemin öncelikli maddesi gibi algılanıyor.
Yeryüzündeki en zengin enerji kaynaklarının kavşağında bulunduğumuz halde, Türkiye'nin geleceğe dönük bir enerji stratejisinin belirlenememesi... Dünya rekabetinde en önemli öğe "Yetişmiş insan" ken, bizim hâlâ eğitim reformu yapmak yerine "YÖK-siyaset kavgası" na tanık olmamız... Bunun sonunda "Özel dershaneler" in YÖK'ten de, üniversitelerden de daha fazla maddi güce sahip olmaları... En hayati konularda temel uzlaşmalar aramak yerine, iktidarın ve muhalefetin karşı kaleye gol atmayı, siyasetin vazgeçilmez öğesi saymaları... "Birleştirici" bir unsur olması gereken Cumhurbaşkanı'nın, bazıları tarafından rejim kavgasının bir tarafı olarak diğer tarafın karşısında gösterilmesi...
Bu arada AB üyelik hedefinin unutulması ve sadece yeni yasalar çıkarılarak bu sürecin idare edilebileceğinin zannedilmesi olgusu da gündemimizde...

HEDEFİ
ŞAŞIRMAK
"Türkler hep yanlış yapsalar da son anda nasıl olsa doğru olanı yapar" inancını sarsan gelişmelere defalarca tanık olduk. Siyasi ve ekonomik krizleri defalarca yaşamadık mı bu son anda da yapılamayan doğrular nedeniyle? Daha önce de defalarca "İktidar kavgaları" ile "Rejim kavgaları" birbirine karıştırılıp, hem demokratik rejim, hem de istikrar kurban edilmedi mi? Ortak aklın özgür iradesini ortaya koyması ve Türkiye'nin geleceğinin belirsiz bir kadere bırakılmaması gerçekten gerekiyor.
"Fransa'ya yoksa Kanada'ya daha fazla kızalım" sorusuna cevap ararken, biz burada birbirimize olan kızgınlığımızın ölçüsünün de kaçtığını fark etmek zorundayız.
AB'ye girdikleri güne kadar bizim gibi Akdenizli olan İspanya da, Portekiz de, Yunanistan da, Türkiye'nin içinden çıkamadığı "Krizkolik Ülkeler Birliği" üyeleri arasındaydı. Şimdi onlar siyasi ve ekonomik istikrarın simgeleri.
Türkiye ise zaten fazlaca yaşanan "Kayıp Yıllar" ını özlemiş gibi, eski isimlerin, eski söylemlerin ve eski kamplaşmaların yine gündemde olduğu bir döneme sürüklenme eğiliminde.
Kuantumcuların hareketlerini artık gözlemleyebildikleri (Örneğin Nobel ödüllü Gerardus't Hooft bunu yapıyor) ama ne yapacağını tam kestiremedikleri bir atom gibi, kaosa da gitmemiz ihtimalinden bıkmadık mı artık?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Olaylara "Fransız takılmak" tehlikesi...   / 09-05-2006
 Günah mı çıkartalım yoksa özeleştiri mi yapalım?   / 08-05-2006
 Derdimi özel deftere döktüm, asumana inledim   / 07-05-2006
 Denize düşen neye sarılmalıdır?   / 06-05-2006
 Muhalefet sorunu   / 05-05-2006
 "Tembel avratlar" ve "tembel demokratlar"   / 04-05-2006
 "Dediğim dedik, çaldığım düdük" modeli...   / 03-05-2006
 Kızdığımız kadar gözlemleri değerlendir-meliyiz de...   / 02-05-2006
 Nereye gideceğimize karar vermeliyiz   / 01-05-2006
 Kaderimizde komünist Çin'i de kıskanmak varmış..   / 30-04-2006
ALİ KIRCA
Yaralıyız!
Dün sabah erkenden uyanıp Beyazıt'ta,...
YILMAZ ÖZDİL
Halil Lütfi
Cumhuriyet'in ilk...
ERGUN BABAHAN
Andıç günü
Bugün saat 15.00'te CNN Türk'te 32. Gün'de...
MEHMET BARLAS
Özgür irade kaderin yönünü değiştirebilir mi?
Demokratik...
BALÇİÇEK PAMİR
Seksiliğin sonu nereye varacak!
Biri de çıkıp demiyor...
UMUR TALU
Önce tabela!
Devletini, milletini, milliyetini, dinini,...
FATİH ALTAYLI
Cesaret
Yunan sermayesi Türkiye'de üçüncü bankayı da...
ERDAL ŞAFAK
Siviller ve askeri suç
Sivillerin barış...
Ahmedinecad'dan Bush'a 'siyaset dersi'
İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, ABD ile ilk kez üst düzeyde iletişim...
'Görevi zamanında bırakacağım'
Biri yasak aşk, biri görevi ihmal suçuna karışan iki bakan, İngiltere...
Anelka yok Nobre'11 de
Anelka yok Nobre'11 de
Galatasaray maçında sakatlanan Nobre'nin hızla iyileşmesi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu