|
|
|
|
|
|
Bu restoranda elle yemek yenir
Nişantaşı'nın mütevazı mekanı Belgo 'Belçika usulü midye salması' sevenler için... 'Midyeler temiz denizden' diye garanti veriyorlar
Belçika usulü midye salmasına bayılırım. Kocaman bir tencere içinde kabuklarıyla birlikte özel sosları içinde pişirilir ve önünüze gelir. Bu yöntem Fransa ve Hollanda'da da yaygındır. Kuzey Denizi'nin endüstri atıklarından uzak kesimlerindeki midye çiftliklerinden gelen bu midyelere güvenebilirsiniz. Midyeye güven bence son derece önemli. Zira temiz denizlerden çıkarılıp yendiğinde hiçbir sorun oluşturmayan kabuklu deniz ürünleri, denizler biraz kirlendiğinde bir zehir ve mikrop yuvasına dönüşüyor. Büyüklüğüne göre bir midye, günde 20 ila 40 litre suyu filtre ediyor. Bu yolla kendisi beslendiği gibi, çevresindeki suyu da temizlemiş oluyor. Kuşkusuz bu sırada içine çektiği parçacıklardan sindiremediklerini tekrar dışarı atıyor. Ama ağır metaller, mikroplar ve bazı zehirlerin midyenin içinde kaldığı da acı bir gerçek. Geçtiğimiz günlerde bir dostum bizde de Belçika usulü midye salması yapılan bir restoranı tavsiye etti. O güne dek adını duymamıştım: "Belgo" imiş ve Nişantaşı'nın en gözde mekanlarının sıralandığı Abdi İpekçi Caddesi'nin en altında, Maçka Oteli inşaatının hemen yanı başındaymış. Bir grup arkadaşla birlikte bu hafta burayı denemek istedim. Abdi İpekçi Caddesi'nde bugün kapıcı daireleri bile prim yapıyor. Belgo'nun bulunduğu yer de bir zamanlar apartmanın bodrumu olmalı. Dışarıdan bir merdivenle en alt kata iniliyor. Zaten restoran da alçak tavanlı küçük bir daireden bozma. Ufak ve mütevazı ortamlara karşı değilim ama burada hapishane pencerelerini anımsatan kalın demir parmaklıklar insanda klostrofobi uyandırıyor.
ÖZEL TENCERELERDE GELİYOR Sofraya yemek listeleri gelmeden önce çok hafif meyveli bir genever kokteyli servis ediliyor. Bunu yudumlarken bir yandan da listeyi incelemeye başlıyorsunuz. Menüde, salatalar ve deniz ürünlerinden hoşlanmayanlar için birkaç et yemeği dışında, hemen tüm yemekler midye, karides türü malzeme ile hazırlanmış. Seçim yapmadan önce garsona, midyeleri nereden aldıklarını sordum. Saroz Körfezi'ndeki bir midye çiftliğinden aldıklarını söyledi ve menü kartının arkasına basılmış fotoğrafta da görülen, özel ağ fileler içinde yetiştirildiğini anlattı. Ancak çiftliğin adını sorduğumda, sorumu yanıtlayamadı. Garsonun kefaletine güvenerek midyeleri ısmarladık. Kimimiz Fransız Provans usulü domates soslu olanını, kimimiz içinde rokfor peyniri bulunan bol kremalı bir tür karides çorbasını söyledik. Bense marinier usulü midye istedim. İçinde beyaz şarap, ayrıca defneyaprağı, kekik, mercanköşk gibi otlar bulunması gereken bu bol sulu, zeytinyağlı sos burada temeli krema olan farklı bir yorumla sunulmuştu. Soğan yerine de ince kıyılmış kereviz sapı kullanılmıştı. Ancak adın uymaması dışında lezzeti için olumsuz bir yorumda bulunmayacağım. Midyeler özel tencereleri içinde sofraya getiriliyor. İster yarım kilo midye ısmarlıyorsunuz, ister bir kilo. Yarım kilosu bile, önden salata gibi hafif bir başlangıç yemeği istemiş biri için yeterli olabiliyor. Tencerenin kapağı aynı zamanda içi çıkarılan midye kabukları için tabak yerine geçiyor. Midyelerin yanında da ayrı bir tabakta Belçika usulü kızarmış patates getiriliyor. Yemeğin üstüne yenmesi önerilen, çikolatalı tatlılar. Garson bunların ithal Belçika çikolataları ile hazırlandığını söyledi. Muz ve çileğin ortaya getirilen sıcak çikolataya daldırılarak atıştırıldığı çikolata fondü ve Markiz pastanesinin formülü ile yapıldığını söylediği iki çikolatalı tatlıyı önerdi. Markiz tatlılarından biri beyaz, öteki bitter çikolata ile yapılmış. Ben bitter olanını tercih ettim, ortasındaki orman meyveleri ve etrafındaki meyve sosuyla nefisti. Ancak dostlarımınkinden tattım, renkleri ne kadar güzel olursa olsun, yarı ham çilekler çikolata fondüye yakışmıyordu.
ŞARAP LİSTESİ ZAYIF Belgo'nun şarap listesini de son derece sıradan buldum. Kavaklıdere'nin birkaç beyaz ve kırmızı ürününü menüye almış, adet yerini bulsun diye de iki yabancı şarabın adını yazmıştı, hepsi o kadar. Fiyatlar makul olmakla birlikte şarap menüsü tatmin edici olmaktan uzaktı ve tek bir firmanın ürünlerini bulundurduğu için müşteriye seçim hakkı tanımıyordu. Sonuçta sanayi atıklarının bulunmadığı bölgelerden toplanmış olduklarını garsonun verdiği güvenceye dayanarak varsaydığımız midyeleri keyifle atıştırdık. Üzerine yediğimiz çikolatalı tatlılar da mekanın dezavantajlı özelliklerini unutturdu. Fiyatların Nişantaşı ölçülerine göre oldukça makul sayılabileceği Belgo'dan genelde memnun ayrıldık.
Beğendiklerim: Belçika usulü çeşitli soslarla önerilen midye salması ve tatlılar gayet lezzetli. Fiyatlar Nişantaşı standartlarına göre makul.
Beğenmediklerim: Kapalı, sıkışık yerlerde rahatsız olanlara göre bir yer değil. Tek bir firmanın şarapları servis ediliyor. Midyelerin kaynağı konusunda da yanıtlar tatmin edici değil.
Mutfak * * * Servis * * * * Ambians * * Belgo Abdi İpekçi Cad. No: 48 / 2 Teşvikiye, İstanbul. Tel: (0212) 248 01 57
Deniz Erbil
|
|
|
|
|
|
|
|
|