|
|
|
|
|
|
Felsefi bir altyapısı var
* Sizi önce dizi oyuncusu olarak tanıdık (Gurbet Kadını), daha sonra da sinemada (Gönül Yarası) izleyici karşısına çıktınız. Şimdi de tiyatro sahnesindesiniz. Kendinizi en rahat, başarılı bulduğunuz arena hangisi? 'Kendimi başarılı hissediyorum' cümlesini kullanamam. Bunun dışında ayrı tutmuyorum hiçbirini. Hepsinin kendilerine göre zorlukları var. Yaptığınız her işi en iyi şekilde yapmak durumunda olmalısınız. Oyuncu oyuncudur çünkü...
* Melih Cevdet Anday'ın oyununu sahneye koyuyorsunuz. Oyunun rejisörü ise üniversiteden hocanız Zeliha Berksoy. Berksoy ile bu oyun için buluşmanız nasıl oldu? Bu oyuna karar vermemiz eylül ya da ekim ayına denk geliyor. Akatlar Kültür Merkezi sahnesine Melih Cevdet Anday sahnesi ismi verildi. Böyle büyük bir ismin adının bir sahneye verilmesi çok önemli bir şey. Biraz da o yüzden Anday'ın bir eserini oynadık. Prova dönemi çok zor oldu. Çünkü başka projeler; TV dizilerimiz çok yoğun olduğu için fazla vakit olmadı. Haftada bir-iki gün boşluk oldu, onda da prova yaptık. Oysa ki bir tiyatro oyununun provası 1-1.5 ay süreyle her gün ve çok yoğun olmalı. Ki bu çok özel ve çok zor bir oyun. Normal bir oyun süresinde çıkarılacak bir oyun değil. Tekstin altını üstüne getirdik, hocayla çok çalıştık, her satırı tartıştık. Zordu ama çok eğiticiydi.
* Oyunu biraz anlatır mısınız? Bir erkek var, oyunda da ismi 'Erkek...' Sabaha karşı evine dönerken karlı bir havada, sokakta bir 'Kadın' görüyor, kucağında bir bebek. Kar yağıyor ve soğuk. Onu evine getiriyor, yardım etmek için... Oyun, eve girdikleri zaman başlıyor ve sabaha kadar olan zamanı anlatıyor. Burada düşüncelerin çatışması var. Bireyden yola çıkıp toplumsal göndermeler yapan, çok ciddi felsefi altyapısı olan bir oyun bu. Oyunun içine girdikçe ve Zeliha Berksoy ile çalıştıkça çok daha hoşuma gitti. En çok merak ettiğim şey, bu teksti bir aracı olarak sahneden insanlara geçirip geçiremediğim. Dilerim insanlar burada bahsedilen düşünceleri, bunların çözülüp çözülemeyeceğini, iki farklı düşüncenin çatışmasının ardındakileri alabilir. Çünkü hayata dair, insana dair çok önemli tahliller var oyunda.
* İçinize sindi mi? Hiçbir zaman 'evet çok güzel oldu, müthişti' gibi şeyler demedim. Ama oyunun mesajını yansıtmak açısından konuşursak; tahmin ediyorum anlaşılmıştır. Belli bir grup insanı heyecanlandıracaktır. Belki belli bir grup insanın ilgisini çekmeyebilir çünkü biraz sıra dışı. Çok protest, bıçak sırtı şeylerden söz ediyor. Aslında çok da sert bir durum yok anlatılan. Çünkü bahsettiği her şeyin karşı tezini de ortaya koyuyor. Ama Melih Cevdet'in bir eserine çalışmak, onun dünyasını yakından tanımak ve burada bahsedilen şeylerden bahsetmiş olmak yeterli benim için.
* Hep endişe dolu, duygusal bir ifadeniz var. Bu bir oyuncu için handikap değil midir? Mesela kendinizi bir sit-com'da düşünebiliyor musunuz? Aynaya geçip nasıl bir ifadem var diye bakmıyorum. Neden olmasın? Hiçbir farkı yok hiçbirinin. Hepsi belli bir hikayeyi anlatmak için... Oyunculuk da araç... Önyargılarım yoktur. Senaryo, proje, karakter hoşuma giderse olur.
|
|
|
|
|
|
|
|
|