|
|
|
|
|
Çıralı bahçeleri portakal kokuyor
|
|
Antalya'nın Çıralı köyündeki Organik Tarım Kooperatifi hiçbir zararlı madde katılmayan portakal, limon ve avokado üretmeye de başladı. Üstelik şimdi portakalın tam zamanı.
Psikoloji testlerinde insanın gözüne en cazip görünen meyvelerin turuncu, portakal renkli oldukları anlaşılmış. Geçtiğimiz hafta sonu Antalya'nın Çıralı köyünde, Caretta kaplumbağalarının yumurtladığı görkemli sahil şeridinin hemen arkasında uzanan bahçelerdeki olgun portakallarla süslü ağaçlara baktığımda güzel bir oyuncak görmüş çocuk gibi mutlu oluşum herhalde bundan kaynaklanıyor. Ama galiba bunun bir nedeni daha var. O da Çıralı'da büyük bir özveriyle organik üretim yapılıyor olması. Çıralı'daki bahçe sahipleri beş yıl kadar önce bir araya gelip, organik üretim yapmaya karar vermişler. O zamana dek zararlılara karşı ilaçlanan, bol bol gübrelenen ağaçlar, organik tarımın gereği bu kimyasal destekten yoksun kalınca, önce üç yıl süreyle yeni düzene alışmak için bir geçiş dönemi yaşamışlar. Bu süre içinde üretim dibe vurmuş. Ama sonra insan bünyesine zararlı hiçbir ilaç ve gübre içermeyen organik üretim düzenine alışıp, yeniden serpilmiş, gelişmişler.
ÜRETİM VERİMİ DÜŞÜK Çıralı Organik Tarım Kooperatifi'nin üyeleri tüketiciler için güvence oluşturan uluslararası denetim firmalarının sertifikalarıyla insan sağlığına zarar verebilecek hiçbir madde kullanmadan nefis portakallar, limon ve avokado üretiyorlar. Ancak tüm olumlu yanlarına rağmen organik üretimde verim düşük; standart üretim uygulamalarına göre üçte bir oranında daha az ürün veriyor. Daha sağlıklı oluşu, tüketicimizin bilinçsizliği yüzünden ilaçlı ürünlere göre onlara fiyat avantajı sağlamadığı gibi, kooperatif üyelerinin ellerindeki o güzelim portakallara alıcı bulamayıp, semt pazarlarında yok pahasına sattırdıkları da oluyor. Çıralıların bu olumsuzluklara kahramanca direnişleri çok fazla sürmeyecek gibi görünüyor. Günün birinde onlar da yel değirmenleriyle savaşan Türkiye'nin diğer idealist Don Kişotları, organik üreticiler de dayanamayıp pes eder, daha az emek vererek daha fazla verim almalarını sağlayacak zehir şişelerinden, suni gübrelerden yardım umarlarsa, kimse "niçin bizde organik, sağlıklı üretim yok" diye sormaya kalkmasın... İster organik, ister organik olmayan yöntemlerle üretilsin, portakal ekonomik açıdan yeryüzünün en önemli beş ya da altı meyve türünden biri. Bugün de yabani türlerinin çeşitliliği ve bu bitkiye özel zararlıların en fazla oluşu göz önünde tutulduğunda, portakalın anavatanının Güney Çin olduğu tahmin ediliyor. Nitekim Çin belgelerinden, bu bitkinin M.Ö. 2400 yıllarında bile Çin'de üretilmekte olduğu anlaşılıyor. Buna karşılık Babil'in ünlü asma bahçelerinde portakal ağaçları bulunmadığı gibi, Tevrat'ta da adı anılmıyor; eski Yunanlıların portakalı bildiklerine ilişkin kanıt da yok. Romalılar M.S. 1. yüzyılda Hindistan'a kadar uzandıklarında, buradan portakal fideleri getirip, Kuzey Afrika'ya dikmişler. Buradan da İtalya'ya geçmiş. Ancak o sırada henüz çok pahalı olan ve ender bulunan bu meyve Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle tarihe karışmış.
|
|
|
|
|
|
|
|
|