Yaş 75... Yolun yarısı eder
Umudun umudu olmak!...Bunun yetmediğini Isparta'da bir annenin bana gözyaşları ile sarılmasında bir kez daha anladım. Ama bu kez umudun umudu olamıyordum. Anne beş yaşındaki kanser tedavisi olan çocuğu için ağlayarak: Doktorların yapacak artık bir şey kalmadı. Lütfen söyle ben ne yapabilirim? Dedi. Boğazıma takılan sözcüklere hükmedemedim! Henüz ilkokula bile başlayamayan kızı için bir umut arayan genç bir anne! Çaresizlik ne demek! İşte o gün müthiş sarsıldım. Üç gün önce Levent'te Kanser Vakfı'nda öğrendiğim şeyleri söyledim. İki yıl dayanın dedim. Anne göz yaşları içinde ayrılırken çok geç diyordu. İtiraf ediyorum. Sanki iyileştiğime o an sevinemedim. Tanrım ne olur çocuklar hasta olmasın.
KANSERDEN KORKMAYIN İşte bu duygu fırtınası içinde Isparta'da Süleyman Demirel Üniversitesi'nin konferans salonunda, "Hasta hakları" konusunda uzun bir konuşma yaptım. Damdan düşen biri olarak yaşadıklarımı anlattım. Ben konuşurken karşımda bir fotoğraf vardı. Yaşlı bir anneyi tedavi eden genç bir bayan doktorun fotoğrafıydı bu. Fotoğrafa baktım. Doktor da hasta. Koluna bağlanan seruma rağmen hasta tedavi ediyor. Gülümsedim: Doktorlarda bir gün hasta olabilirler. Ama asla hastaneyi terk edemezler. Efendim? İşte o genç bayana umudun umudu olarak şunu söyledim. Kanser artık insanların korkulu rüyası olmaktan çıkıyor. Bunu söyleyenler kimler mi? Kansere savaş açan, bu konuda hayatlarını adayan üç duayen tıp adamı hocaların hocası Bülent Bekarda, Ali Haydar Taşpınar ve Metin Aran söylediler. Galiba şunu da yazmazsam haksızlık olur. Levent'te ki Kanser Vakfı bir hastane değil sıcak bir ev atmosferinde. Gönüllü olarak Vakfın halka ilişkilerini yöneten Sibel Atılgan'ın daveti olarak gittiğim bu yerde gördüğüm her şeyden etkilendim. (Özellikle göğüsleri alındığı için kocalarının terk ettiği kadınlar beni çok etkiledi.) Ben konuştum. Sadece insanlara umudun umudu olma konusunda konuştum. Ama üç duayen Profesör hoca öylesine bilimsel şeyler söylediler ki ilk kez duydum. Bakın neler anlattılar: * Beyinde iyi ve kötü duyguları yöneten bir merkez var. Eğer kötü şeyler hissedersiniz kötü şeylerle karşılaşırsınız. Hep iyi şeyler düşünün, yüksek moralle yaşayın hasta olmazsınız. Olsanız bile o hastalığı yenersiniz. Yani hücrelerinde canı ve duyguluları vardır. * Her insanın alın yazısı dediğimiz kader olayı aslında insanın kendi DNA'sıdır. Yani doğan çocuğun DNA'ı incelenirse hangi hastalıklarla karşılaşacağı ve kaç yıl yaşayacağı artık biliniyor. Yani bilim adamları insanların kaderini artık biliyor. Kansere yakalanmak istemiyorsanız şu beş şeye dikkat edin: 1- Sigara içmeyin. İçilen ortamda bulunmayın. (Kanserin nedenlerinin yüzde 40'ı sigaradan kaynaklanıyor) 2- Kesinlikle kırmızı et yemeyin. 3- Şekerden kesinlikle uzak kalın. 4- Bulaşık ve temizlikte kullanılan deterjanları su ile yok edin. 5- Alkol tüketimin de asla aşırı olmayın.
ŞİMDİ DE GÜZEL HABERLER * İnsanların ömrü çok yakında 150 yıl olacak. Artık insanlar hasta olmayacaklar ve hasta olsalar bile iyileşecekler. (Bu arada öğreniyorum ki Verem yeniden hortladı sözü bir yalan. Hastalanan ama tedavi olmayan insanlar veremden ölüyor. * Çok yakın da birkaç yıl için de Kanser de insanların korkulu rüyası olmaktan çıkacak. (İnsanları iyileştiren ilaçlar bulundu. Bulunuyor. Son test denemeler yapılıyor.) Isparta'ya uçakla gidecektim ama olmadı. Süleyman Demirel Havaalanı açılmamıştı. Süleyman Demirel heykelinin yanında ki otelde kaldım. Sabah kahvaltıdan sonra Süleyman Demirel Meydanı'nda arabaya bindim, Süleyman Demirel Parkı'ndan geçtikten sonra Süleyman Demirel Bulvarı'nı takiben Süleyman Demirel Üniversitesi'ne geldim, zaten konuşmamı da Süleyman Demirel konferans salonunda yaptım. Dönüşte ise Süleyman Demirel!... (Türkiye'de ilk kez yapılan Hasta hakları konferansı beni çok etkiledi. Bu nedenle bu harika konferansı yöneten Rektör yardımcısı Prof.Dr. Vecihi Kırdemir ve arkadaşlarını içtenlikle tebrik ediyorum. Teşekkürlerimle!..)
|