| |
|
|
Altyapı meselesi
İstanbul'un trafik keşmekeşi malum. Hızla büyüyen kentte, altyapı benim çocukluğumdan kalma. Çalıştığım binanın önünden geçen yol 50 yıldır aynı. Oysa bölgedeki nüfus son 15 yılda 10'a katlanmış. Yapılan son çevre yolunun açıldığı tarih 1987. Yani 20 yıl geçmiş. Ondan önceki ana arterlerin kimi 50, kimi 60 yıl önce hizmete girmiş. Bir süre önce bana yollanan fıkra aslında durumu izah ediyor: "Kars'ta bir yerel TV halkın arasına karışmış, gündelik hayata dair röportajlar yapıyor. Muhabir yaşlı bir amcaya mikrofonu uzatıyor. - Nasılsın dayı eyi misen? - Sağol oğul, canı taşırem, eyiyem, çoh eyiyem. - Şehirden, hizmetlerden memnun musan? - O nası söz? - Validen, belediye başkanından memnun musan? - Heç öyle olur. Bizim agzımız dövlete ne diyebilir? - Yani memnunsan. - Allah dövlete, millete, kaymakam bege, bölediye başganımıza zeval vermesin. - Çok memnunsan. - Dövletimiz, kaymakamımız, başganımız, şanlı ordumuz başımızdadır. Her ne olursa olsun, bir fiil başımızdadır. Ben vatanıma nasıl serzeniş ederem. Ama benim derdim başkadır. - Allahına gurban dayı, söyle... - Bilisen doksan sene önce buraya Ruslar girdi ya... - He dayı girdi... - Hani bu belediye binalarını, okulları, çeşmeleri, istasyonu, yolları, kanalizasyonu, kaldırımları Ruslar yaptılar ya.. - He dayı Rus işgalinde yapıldı diyisen... - Hic benim dövletime, milletime sözüm olur mu? Aha ben bu Rusların avradını...... Doksan sene önce bu kaldırımları, caddeleri yapıp gittiler, bir gün olsun bi kere Kars'a gidek, yollar bozuldu mu, kanallar tıkandı mı demediler. Ula insan bi gelir bakar buralara. Heç böyle olur!"
|