Biz Amerika'dan daha mı zenginiz?
Önceki gün kaleme aldığımız 'Kan testleri savaşında kim haklı?' yazımızı şöyle bitirmiştik: "Ya bu işin uzmanları işi bilmiyor ya da devlet alenen 'yalan' söylüyor! Acaba hangisi? Sorunun cevabını, Türkiye'deki uzmanların görüşü ve ABD'deki bilimsel yayınlar ışığında bir sonraki yazımızda anlatacağız." Şimdi anlatalım. Olayın özü şu: Türkiye'de özellikle büyük hastanelerimizde yüzde 70 oranında pahalı makro test yöntemi (kemiluminisans) kullanılarak devlet yılda en az 100 milyon YTL zarara uğratılıyor. Sağlık Bakanlığı yetkilisi ise bu iddiaya 'hayır' diyor ve aksine bu yöntemi kullanan hastanelerin kâr ettiğini iddia ediyor. Peki bu doğru mu? Elimde bu konuda Türkiye'nin birçok bölgesinde görev yapan 10'u aşkın mikrobiyoloji uzmanının görüşü var. Biz soruyu önce bunlardan birine, Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan bir uzmana sorduk. Adı bizde saklı. Türkiye'nin en büyük hastanelerinden birinde klinik şefi olarak görev yapıyor. Tam işin içinde biri. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Demirtaş'ın iddialarını sözünü ettiğimiz uzmana aktardık. Verdiği cevaplar gerçekten çarpıcı. Okuduğunuzda siz de şaşıracaksınız! İşte genel duruma ilişkin ilk cevap: "Bu son 4-5 yıllık bir olay. Bazı büyük firmalar bir gün pat diye Bütçe Uygulama Talimatı'na kendi cihazlarının yöntemini farklı bir fiyatlandırmayla koydu. Bu yöntem elizadan çok farklı değil. Eliza 7 milyonken bunlar 22 milyon gibi bir fiyat koydurdu. Böyle olunca, hastaneler bütün cihazlarını kemiluminisansa çevirmeye başladı. Çünkü Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'dan bu yöntemle 3 katı fiyat alıyordu. Dolayısıyla bir devlet kuruluşu olan hastaneler, başka devlet kuruluşu olan Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'u soymaya başladı. Benim hesaplamalarıma göre yıllık kayıp 100 milyon doların üzerinde." İlginç ve ciddi bir iddia değil mi? Aslında son bir yıl içinde fiyatlar biraz aşağı çekildi ama yine de uzmanımıza göre aradaki fark çok yüksek. "Problem Sağlık Bakanlığı'nın yanlış bilgilendirilmesinde. İsmail Demirtaş konunun uzmanı değil, uzaktan yakından ilgisi yok. Görüş belirtmesi çok garip açıkçası. Fiyat farkı hâlâ sürüyor. Biri 5 küsur, diğeri 11-12 YTL civarında." Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Demirtaş'ın "Hastaneler makro çalışınca kârda, mikro çalışınca zarardalar" sözünü iletiyoruz. Uzmanımız bunun doğru olmadığını çok çarpıcı bir biçimde anlatıyor: "Bu asla doğru değil. Nasıl olur bu? Kâr dedikleri Emekli Sandığı'nı BağKur'u ve SSK'yı soymak . Eğer bunu hastane adına kâr olarak düşünüyorsanız, tabii ki kâr oluşturuyor. Ama sosyal güvenlik kurumları çöküyor; Türkiye çöküyor." Şimdi işin en can alıcı ve şaşırtıcı yanına geliyoruz. Kan testleri teknolojisini geliştiren Amerika. Peki Amerika'da durum ne? Yine uzmanımız anlatıyor: " Amerikan laboratuarları yüzde 70 oranda ucuz yöntem mikro elizayı kullanıyor, Türkiye ise yüzde 70 oranda pahalı yöntem kemiluminisansı kullanıyor. İşte Bakanlık buna cevap vermeli. Neden Türk hastaneleri pahalı yöntemi kullanıyor? Biz Amerika'dan daha mı zenginiz? İsmail Demirtaş'ın bundan haberi yok." "İki yöntem arasında hassasiyet açısından bir fark var mı?" sorusuna ise şu cevabı alıyoruz: "Kemilüminisansla elizanın duyarlılık oranları hemen hemen aynı, hatta bazı testlerde mikro elizanın duyarlılığı çok daha yukarda. Bizim uzmanlar hem bilgisiz hem de ilgisizler. Ben bunu bütün cepheleriyle bilen tek kişiyim, herkesle de tartışırım bunu. Ülkenin yararı düşünüldüğünde bu Türkiye için hem bir yüzkarasıdır, hem bir soygundur. Türkiye'de bu konuda doğru düzgün bir araştırma yapılmıyor. Aldıkları uzman görüşleri kemiluminisans kullanıcılarına ait. Yani yanlış adreslere başvuruyorlar." Özellikle Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK Genel Müdürleri bu konuda ne düşünüyor, doğrusu çok merak ediyorum...
|