| |
|
|
"Özel ve gizli" uyarılar
ÇANKAYA Köşkü'nden bir sahne. Cumhurbaşkanı Demirel, Refah Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı kabul ediyor. Cumhurbaşkanı: - Sayın Erbakan, hoş geldiniz... En çok milletvekiline sahip partinin genel başkanısınız... Başbakan olmanız demokrasi gereğidir. Necmettin Erbakan: - Teşekkür ederim sayın Cumhurbaşkanım. Cumhurbaşkanı: - Koalisyon hükümeti kurma imkanına sahipsiniz... Size, yeni Cumhuriyet hükümeti kurma görevini veriyorum... Başarılar dilerim. Necmettin Erbakan: - Teşekkür ederim sayın Cumhurbaşkanım... Hükümeti kurmak ve ülkeye hizmet etmek için elimden geleni yapacağım.
Erbakan Refahyol'u kurdu. Ama zaman ilerledikçe "bazı tepkiler oldu." Özellikle "din ve siyaset ilişkileri" konusunda.
- Sayın Demirel... O süreçte haftalık olağan görüşmelerde Başbakan Erbakan'a hiçbir şey söylemediniz mi? - Hoca bu... Kimseyi dinlemez ki... Kendi kafasına göre gider. Demirel yine "o süreçte" hükümete "mektuplar" yazdı. Doğrudan "Başbakan'a." "Özel ve gizli" damgasıyla. - Sayın Demirel... Mektuplardaki uyarılardan hükümet hangi ölçüde yararlandı? - Çok değil.
Demirel "aynı süreçte" sadece mektupla değil, Köşk'teki görüşmelerde de "bazı şeyler" söyledi. Örneğin... Cumhurbaşkanı: - Sayın Başbakan... Sayın Genelkurmay Başkanı ile konuşuyor musunuz? Başbakan: - Elbette sayın Cumhurbaşkanım... Bir şey mi var? Cumhurbaşkanı: - Evet... Lütfen konuşun... Bana ifade ettikleri bazı rahatsızlıkları var... Dinleyin.
Demirel'in "o süreçte" Doğru Yol Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Tansu Çiller'e de yine "yüz yüze" bazı mesajları oldu: Cumhurbaşkanı: - Tansu hanım, Milli Savunma Bakanı ile konuşuyor musunuz? Başbakan Yardımcısı: - Bir şey mi var sayın Cumhurbaşkanım. Cumhurbaşkanı: - Evet... Silahlı Kuvvetler'in rahatsızlıkları var... Bunu çok önemsiyorum... Milli Savunma Bakanı Sayın Turhan Tayan'ı dinleyiniz.
- 28 Şubat'a giden yolda Erbakan ve Çiller'e "bazı şeyler" söylediniz. - Evet. - Sizi dinledikten sonra ne yaptılar? - Söylediklerimin bir kısmını vehim (kuruntu, yersiz korku, yanlış düşünce) sanmışlardı... Endişe sanmışlardı... İşin ciddiyetini anlamaları lazımdı.
|