| |
İddianame gibi
AK Partili Çömez'in Unakıtan'a gönderdiği mektup yenilir yutulur gibi değil. Başbakan Erdoğan'ın önünde iki seçenek var: Ya Unakıtan'dan tüm iddiaları belgelerle çürütmesini istemeli ya da Meclis Grubu'nda gensoru yolunu açmalı. Çünkü mektuptaki suçlamalar Yüce Divan iddianamesi gibi.
Hepsi arka arkaya geldi: Erdoğan, Geçen, Çömez, Maliye Bakanı'nın kızı Zeynep Basutçu Unakıtan... Önce Başbakan Erdoğan'ın "Ulusa Sesleniş" konuşmasının metni ulaştırıldı. Şöyle diyordu: " Şeffaf, demokratik, temiz siyaset anlayışı, yolsuzlukla tavizsiz mücadele, Türkiye'nin gerçek kaynak ve potansiyelinin ortaya çıkmasını sağlamıştır." Aynı saatlerde Meclis'te AK Parti Hatay Milletvekili Fuat Geçen'in yazılı açıklaması dağıtıldı. Şöyle başlıyordu: "Son günlerde Türkiye gündeminde önemli bir yer tutan yolsuzluk iddiaları..." Sonra AK Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez'in bombası patladı. Unakıtan'a gönderdiği mektupta "Gensoruda kağıt üzerinde aklandınız ama vicdanlarda hayır" denilen, "Gözlerimin içine bakarak savunma yapmaya cesaretiniz var mı" diye sorulan iddianameden farksız mektup... Ve Zeynep Hanım'ın Telsim'den sonra Türk Telekom'da da kardeşleriyle kurduğu şirketin hizmetini pazarlamaya çalıştığı haberleri tüy dikti. İş artık ne Erdoğan'ın "Biz dostlarımızı yedirmeyiz" refleksiyle kapatılabilir, ne de Unakıtan'ın "Yamukluk yapmayın", "Arı sokmuş gibi bağırmayın" türü veciz cevaplarıyla.
Mektuptaki ağır ima * Çünkü iş Unakıtan'ın boyunu aştı, Maliye Bakanlığı'nın manevi şahsiyetini örselemeye başladı. Sümer Oral'dan Deniz Baykal'a, Abdüllatif Şener'den İsmet Atilla'ya, Lütfullah Kayalar'dan İsmet Sezgin'e gelmiş geçmiş onca Maliye Bakanı'nın temiz mirasını da. * Çünkü Çömez'in 5 sayfalık mektubundaki suçlamalar, CHP gensorusundaki iddialardan kat kat vahim. Unakıtan'ın oğlunun ithal ettiği mısırlara gümrük vergisi avantajıyla başlıyor, likit yumurtada KDV oyunuyla, kuş gribindeki yumurta vurgunuyla devam ediyor. Yatırım indirimi, KDV istisnası, arazi kapatma, ruhsat sorunu... Kurumlar Vergisi indiriminin arka planı... Kuşadası, Galataport, Tüpraş ihaleleri... Bakan'ın Hong-Kong, oğlunun İsrail ziyaretleri. Biri bile hükümet götürecek iddialar havada uçuşuyor. Her iddianın ardından bir uyarı yapılıyor: "Makul yanıtlarınızın olacağını ümit ederim", "Bunlar tek tek araştırılacak, sorgulanacak", "Hepsi bir gün ortaya çıkacak ve yanlış ilişkiler kamuoyuyla paylaşılacak", "Dilerim hepsini belgelemişsinizdir. Çünkü ileride mutlaka ihtiyacınız olacak." Hele bu sonuncu cümle öylesi ağır imalar içeriyor ki; bırakın "Kemal Abi"yi, milletvekillerinin bile uykularını kaçırmaya yeter. Unakıtan partili arkadaşının "Sizi artık taşıyamıyoruz" feryatlarına kulak verip istifa etmezse, Erdoğan dün akşam Ulusa Sesleniş konuşmasında belirttiği "Şeffaf, temiz siyaset, yolsuzlukla tavizsiz mücadele" ilkesinin gereğini yapmak zorunda. Muhalefetin gensoruları reddedildiğine ve "Yüz kızartıcı suçlar"dan bile dokunulmazlık kaldırılmadığına göre, iki seçenek kalıyor: Ya Unakıtan hem Çömez'in saydığı iddialara, hem de Çamlıca villalarından kızının girişimlere kadar medyada çarşaf çarşaf yayınlanan iddialara kamu vicdanını tatmin edecek somut, belgeli açıklamalar getirmeli. Ya da Erdoğan bu iddiaların iktidar Meclis Grubu'nca araştırılmasına izin vermeli. Unakıtan olayının boyutları AK Parti amblemindeki ampulü likit yumurta sarısından turuncuya çevirerek geçiştirilecek noktayı çoktan aştı, çoktan!
|