|
|
|
|
|
|
Önce aileleri sonra devlet onları terk etti
Yaşları henüz 17 ama tecavüze uğramışlar, fuhuşa sürüklenmişler. Yani neredeyse yaşamadıkları acı kalmamış. Ailelerinin dışladığı, sokakta yaşamak zorunda kalan S.B. ve G.A Taksim'deki Gençlik ve Çocuk Merkezi'ne de alınmamış. İki masum genç kız isyan ediyor; "Peki biz ne yapalım?"
Devlet baba da sahip çıkmadı
Onlar daha çocuk. Tecavüze uğramış, fuhuşa sürüklenmiş masum çocuklar... S.B. ve G.A... Yaşları henüz 17... Sokakta yaşıyorlar. Bir değil birkaç tecavüzün mağduru, zorla fuhuşa sürüklenen, dövülen, çocuk olmadan anne olan bu çocukları önce aileleri sonra da sığındıkları devlet terk etti... Oysa hayata yeniden tutunabilmek umuduyla kendileri gibi taciz ve tecavüze uğrayan çocuklar için özel olarak açılan Taksim Çocuk ve Gençlik Merkezi'ne gelmişlerdi. Dışarı çıktıkları yurda geri döndüklerinde "valilik kararıyla" içeri alınmayacakları söylendi yüzlerine. Şimdi sokaklarda yatıyorlar, tecavüze uğruyorlar ya da bedenlerini satıyorlar. Çocuk tecavüzleri Türkiye'nin kanayan yaralarından biri. Devlet onlar için özel bir merkez açtı. Amaç bu tür bir olaya maruz kalan çocukları daha özel şartlarda rehabilite ederek topluma kazandırmak. İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'ne bağlı Taksim'deki Çocuk ve Gençlik Merkezi'nde şu an 14 çocuk kalıyor. Ancak bu yurda alınmadıklarını söyleyenler de var. Valilik kararıyla yurda alınmadıklarını ileri süren iki genç kız ile buluşmak hiç kolay olmadı. Taksim'de bir kafede öğle saatlerinde bir araya geldiğimiz S.B. ve G.A. merkezle ilgili sıkıntılarını şöyle dile getiriyor: "Defalarca gittik. Ama Kurum Müdürü Bahriye Karatay, 'Vali Yardımcısı Mehmet Seyman'ın kararı var. Sizi alamayız' diyor. Kendi isteğimizle ayrılmadık ki. Yapılan muameleler, bizi gitmeye zorlamaları ve hatta bunun için kapıyı açık bırakmaları neticesinde çıktık. Hayatımız boyunca istenmemişiz. Tam sığınacak yer bulmuşken onlar da bizi istemediler. Sokakta kaldığımızı biliyorlar. Peki biz ne yapalım?"
İÇERİ ALINMADILAR Saatlerce konuştuğum S.B. ve G.A. ile kurumun yolunu tuttuk. Saat 20.00'ı gösteriyordu. Kapıyı çaldılar. Görevli kapıyı açtı. İçeri girmek ve kurumda kalmak istediklerini söylediler. Görevliler kapının arkasında onları bekletti. Aradan beş dakika geçmemişti ki ağlamaklı bir şekilde dışarı çıktılar. Görevli, kurum müdürü Bahriye Karatay'ı aramış. Karatay, yine alınmama kararı olduğunu söyleyince görevliler S.B ve G.A'yı dışarı çıkarmış. Yanıma gelemediler. Arkalarından yetiştim. "Size demiştik" dediler sadece. "Ne yapacaksınız?" diye sordum. Cevap bile veremediler. Kızlarla saatlerce yürüdük. Taksim Gezi Parkı'nda uyudukları yerlere götürdüler beni. Gözlerinde endişeli ve üzgün bir ifade vardı. Vedalaştık. Yanımdan ayrılarak uzaklaşırlarken arkalarından baktım. Kol kola giren S.B. ve G.A gecenin karanlığında gözden kayboldu.
Pınar ŞENGÜL
|
|
|
|
|
|
|
|
|