|
|
Bu yaştan sonra komedi oynamak isterdim
Sinemanın cesur kadınlarından biri o... Müjde Ar, Hale Soygazi gibi gerekirse soyunmaktan çekinmeyen, kendi deyimiyle '13 yaşından beri anarşist ruhlu', politik bir kadın... Hatırlayınız; 'Kiraz Çiçek Açtı' filmindeki çıplak sahneleri olay yaratmış, yıllar sonra bile hakkında çıkan pekçok haberde bu fotoğraflar ısıtılıp ısıtılıp önüne konulmuştu. "Asla utanmadım" diyor Nur Sürer: "O an gerekiyordu, hikayeye yardım ediyordu. Şu anda sinemaya başladığım yıllardaki vücuda sahip değilim ama gerekiyorsa yine soyunurum..." Onu kitlelerle buluşturan film 'Uçurtmayı Vurmasınlar' oldu. "Filmlerin iş yapmadığı bir dönemde tıpkı 'Babam ve Oğlum' gibi tanıtımsız, reklamsız acayip iş yapmış, 28 hafta oynamıştı" diyor. 2003 yılında artarda üç filmde oynadı. Çocuğunu arayan bir anneyi canlandırdığı Sır Çocukları... Iraklı, Kürt bir anneyi oynadığı ve Türkiye'de gösterimi yasaklanan Sarı Günler... Ve Abdülhamit Düşerken... Nur Sürer'in son dönem sinemada canlandırdığı tüm karakterler hep 'anne'ydi. İki yıl aradan sonra bir TV dizisiyle çıktı karşımıza. 'Ihlamurlar Altında' isimli dizide de tek başına ayakta durmaya çalışan bir anne yine... Diziyi ve rolünü çok seviyor ama itiraf ediyor; aynı rolü oynamaktan sıkılmış; "Bizden daha iş çıkar" diyor.
* Bir dönemin en cesur, en çıkış yapan oyuncularıydınız: Müjde Ar, Hale Soygazi, Lale Mansur, Sumru Yavrucuk, Zuhal Olcay... Özellikle sosyal içerikli filmler, feminist yanı ağır basan projelerle farkınızı ortaya koymuştunuz. Şimdi bu isimler dizilerde var ama Türk sinemasını çok uzaktan izliyorlar gibi... Aslında en cesur filan derken, ona fedakarlığı da eklemek isterim. Ben en son, 3 yıl önce Abdülhamit Düşerken'de oynadım. Ondan önce 2003'te çekilen Sır Çocukları'nda oynadım. Çok fazla seyirci bulamadı gerçi... Bulmasını isterdim çünkü o filmin gelirinin büyük kısmı Sokak Çocukları Derneği'ne gidecekti. O arada Adıyaman'da, Alman yapımı Sarı Günler'de çalıştım. Film yasaklandı Türkiye'de. Arka arkaya üç film çektim yani. Yaklaşık 2 yıldır çalışmıyorum, bu beni fazla da üzmüyor doğrusu. Çok iyi bir yapım olsa, teklif gelse hepimiz çalışırız.
* Türk filmlerinin izlenme rakamları giderek artıyor; ama asıl işi komedi filmleri yapıyor. Bu tercih mi sizin düşünülmemenizde etkili acaba? Evet, komedi filmleri izleniyor, onlar üzerine yatırım yapılıyor artık. Samimi söylemek gerekirse, bu yaştan sonra bir komedi filminde oynamak istiyorum. En azından kendimi denemek istiyorum ama bu gördüğüm komedi filmlerinde değil!
* Nasıl bir komedi arıyorsunuz? Benim algıladığım komedi daha kara mizah, durum komedisi filan... Şu an piyasadakiler çok popüler işler; onların içinde olmak istemem. Ama bu sinemayı çok ciddiye aldığımdan değil, çünkü sonuçta sinema bir eğlence işi. Yani 'Babam ve Oğlum'un başarısına baktığımızda, komedi mi komedi! Dramsa dram! İkisi içiçe; hüngür hüngür ağlarken bir anda kahkahalar atıyorsunuz. Onun içinde olmak isterdim. Filmi izlediğimde baktım, benim oynayabileceğim bir şey yok. Olsaydı Çağan (Irmak) belki de teklif ederdi. Ama asla da kıskanmıyorum yapılan güzel işleri. Çünkü ben hiçbir zaman hırslı bir oyuncu olmadım. Yapılan güzel işleri alkışladım, çünkü sonuçta bizden işler...
* Saydığım isimlerin hiçbirinde hırs yok galiba! Lale bizden daha yeni aslında... Atıf Abi'nin (Yılmaz) filmiyle başlamıştı, bizden çok sonraki kuşak. Yani ilk dört star, arkasından Müjde Ar geldi, ki o sinemada bütün kavramları altüst etmiş bir oyuncu. 'Sinema oyunculuğu o değil budur' diyen, gerçeği ortaya çıkaran bir kadın...
* Tam da bunu söylüyorum. Sizin de içinde olduğunuz bu saydığım isimler masal ya da sahte değildi önceki kuşak gibi. Sahiciydi, farklıydı, ete kemiğe bürünmüş kadınlardı. Türk sinemasının değiştiği döneme mi denk geldiniz yoksa değişimde sizin de payınız var mıydı? Doğrusu bunu kendimiz bulmadık, bizim icat ettiğimiz bir şey değildi. Çünkü bizim sinemaya girdiğimiz dönemde sinemanın kendi sıkıntıları vardı, dar geliyordu her şey. Zaten bir dönem kapanmıştı, yeni bir şey anlatmak gerekiyordu, biz oraya denk düşen oyunculardık. Neredeyse sokakta omzunuzu vurabileceğiniz tiplere ihtiyaç vardı, biz ona cevap verdik sadece.
ANARŞİST RUHUM DEĞİŞMEDİ! * Sosyal içerikli filmlerin yapılmasında sizlerin hiç mi etkisi, payı yoktu? İdeolojik yapım da değişime uygun düştü tabii...
* Anarşist ruh yani? Ben hala öyleyim, hiç vazgeçmeyeceğim. Aslında sinemada işler çok iyi filan diyoruz ama Türkiye'nin genel yapısı içinde sanatımız da bu! Son dönemde yapılan filmler çarçabuk üretiliyor, para hemen dönsün diye bekleniyor. O para döndüğünde daha düzgün bir şeye harcamak gerekirken yine sabun köpüğü gibi bir şey yapılıyor falan... Yani şimdiki yapımcıların da eski yapımcılardan çok farkı yok! Bir dönem sinemayı hakikaten sömürmüşler, çuvallarla para kazanmışlar. Şimdi nerede o yapımcılar? Hiçbiri kazandığı parayı kendi sektörüne aktarmadı.
* Siz o dönemde nasıl katkılar yaptınız Türk sinemasına? Dayanışma içinde olduk sinemacılarla. Bizim karşılaştığımız sinemacılar genç yönetmenlerdi; Zeki Ökten, Şerif Gören... Ekonomik olarak en azından, çok büyük katkı yaptık onlara. Hiçbir zaman veremeyecekleri paraları istemedik.
* Para kazanmadınız yani sinemadan... Asla kazanmadık! Müjde mesela, hiç para kazanmadı diyebilirim. Ek işlerden kazandı; sahneye çıktı, reklam filmi çekti, şovlar yaptı.
* Peki nasıl ayakta durabildiniz? Bilmiyorum, bir biçimde durdum. Çok lüksü olan bir insan değildim, kendimi geçindirdim. Bir karış toprağım yoktu, halen yok. Bu işi seviyorum, burada hayat buluyorum ben. Tiyatro teklifleri geldi, tiyatroda oynamadım, sadece kamera önünde olmak istedim. Biraz da sinemaya ihanet etmek istemedim diyebilirim.
* Peki sizin, bu isimlerin dönemi kapandı mı? Hayır asla! Ne yapacağız yani, öldürecekler mi bizi? (gülüyor) Bu yaşta insanlara ihtiyaçları yok mu filmlerde? Tabii bu saatten sonra oynayabileceğimiz belirli şeyler var gerçekçi olmak gerekirse... Yapılan filmlerde ihtiyaç olursa çağırırlar diye düşünüyorum. Aslında televizyona sıcak bakan bir oyuncu olmadım ama dizileri de seviyorum. Biraz idman yapıyorum. 4 sene proje beklemektense, seyirciyle buluşmak gerekiyor. Kadroya bakıyorum, yapılan işe bakıyorum, içim isterse öyle bir şeyi kabul ediyorum. Şu an çalıştığım işten çok memnunum.
ŞİRİN SEVER
|