Göller, arifeler bayramlar
Yağmur çiseliyordu. Masalar boştu. Göl ıssız. Koca bir çınarın altına yerleştik. Acıkmıştık. Garson, eski ama temiz örtüleri serdi. Kır lokantasının çimen kokulu yemeklerinden yedik. Yağmur durdu. Rüzgar çıktı birden. Göl dalgalandı. Ağaçlar çok yeşil, gökyüzü çok griydi. Yağmurlara karışan yemeğimizi yedikten sonra salaş kır lokantasını terk ettik.
*** İki adım ötedeki bir otele daldık. Çay ve kahve söyledik. Yağmur önce yeniden çiselemeye sonra da adamakıllı yağmaya başladı. Yağmura aldırmayan bir otel müşterisi su kayağına sıvandı. Gölün ıssızlığını bozdu. Arifeydi. Gök gümbürdüyordu. Tanrı kutsal silahlarıyla kuş avlıyordu, çocukken bana öyle söylemişlerdi. Sapanca tenhaydı. Mütevazı bir bayram yeri kurulmuştu. Atlı karıncalar öylece duruyordu.
*** Göl, yağmurla yalnızlaşıyordu. Göller gölleri hatırlatıyor. Burdur Gölü'nü düşündüm. Kısa dönemli askerlik yaparken her türlü hayalin simgesi olan Burdur'u askeri garnizondan seyrederdik. Göl öyle dururdu. Hiçbir sıkıntıyı, şikayeti, hayali ve fanteziyi bozmak istemez, kendini silerdi. Gece nöbetlerinde, sabahları 'taş toplamada', öğlen vakitlerinde, içtimaa giderken... Talim bittiğinde, küçücük teğmen tek başına bölük odasına dönerdi. Burdur tepelerinde gencecik bir delikanlının yalnızlığı, kendi yalnızlığımızdan daha fazla dikkatimizi çekerdi. Hoparlörlerden, Gülden Karaböcek'in 'Kimbilir' şarkısı yükselirdi. Bizim, yaşamımızdan dört ayı Burdur'a bırakmamızın 'nedenini' kimse bilmezdi. Ne teğmen, ne bizler, ne göl...
*** Van Gölü'nü Erdal İnönü'yle Güneydoğu'ya gittiğimde görmüştüm ilk. Altı kişilik bir ufacık uçaktaydık. Piste gölü yalayarak konduyduk. Burdur gibi Van'ı da kimin 'il' yaptığını sormuştum kendi kendime. Burdur'da, şehir merkezinde inekler dolanırdı. Van ise büyük kentlerin gecekondu mahalleleri gibiydi. Ama Van Gölü'ne vurulmuştum. Burdur gibi silik gelmemişti. Hırçın, başına buyruk bir göldü. Etrafında hayranlıkla dönüp durduyduk.
*** İznik Gölü, keyifli pikniklerin mekanı olarak aklımda... Sörflerin yapılıp, pedallı deniz bisikletlerinin dolaştığı bir göl. Yaşadığı tarihin ağırlığını yansıtmayan hoppa göl İznik... Göller gölleri hatırlatıyor. Arifeler arifeleri. Bayramlar bayramları. Hayatlar hayatları. Hepsinin de sessizi var, hırçını var, suskunu var, eğlencelisi var, yağmurlusu var, güneşlisi var, mutlusu var, mutsuzu var.
*** Gene arife. Gene yağmur çiseliyor. Gene bir göl kıyısındayım. Yukarıdaki yazıyı yazalı yıllar olmuş. Ama sanki her şey aynı. Biraz daha yaşlı olan benden başka. Aradan başka göller, başka bayramlar geçti. Ama şu anda sanki hayat bir rulet tekerleği gibi dönüp aynı numarada durmuşa benziyor. O tekerlek hep dönüyor. Bugün sakin bir gölde durdu. Bakalım bir daha bayram nerede duracak.
|