|
|
Mezarınıza çiş yapıcam!
Ferhan Şensoy yeni kitabı "Elveda SSK" ile yine çok tartışılacak.
Ferhan Şensoy ilk kez erotik bir roman yazdı. SSK üzerinden sistem eleştirisi de yapan kitabın alt başlığı ise "Mezarlarınıza Çiş Yapacağım." Şensoy "Fransızca yazsam kitabın adı kesinlikle bu olurdu" diyor. Sanatçı entelektüellerin kendisini edebiyat dünyasından saymamasından da yakınıyor.
Ferhan Şensoy'dan ilk erotik roman
Ferhan Şensoy ilk defa erotik bir roman yazdı. Kitabın tek özelliği erotik olması değil. Roman SSK nezdinde sıkı bir sistem eleştirisi yapıyor. Kitabın adı "Elveda SSK" alt başlığı ise "Mezarlarınıza Çiş Yapacağım". Şensoy'un Boğaz'a karşı işerken verdiği poz ve bu kitap çok tartışılacak.
Kitabını okudum ve acaba bize böyle bir poz verir mi dedim: Boğaz'a karşı işerken! Evet böyle düşündüm, çünkü kitabın üst başlığı "Elveda SSK", alt başlığı ise "Mezarlarınıza Çiş Yapacağım". Böyle Picassovari bir pozu da zaten Türkiye'de verse verse Ferhan Şensoy verir, yoksa yanılıyor muyum? Hayır yanılmıyorum. Kafamdakini anlattım, bu kitaba böyle bir poz gerekir, dedim veeee Sinan Akyüz sayfalarda gördüğünüz fotoğrafları çekti. Şimdi habere böyle poz olur mu diyenler, Şensoy'u eleştirenler, bize kızanlar çıkacaktır elbette. Ama romanı okuduktan sonra bize hak vereceklerini sanıyorum. Evet biraz terbiyesiz bir iş yaptık. Kabul ediyoruz. Ama Şensoy'un SSK'yı fena şekilde eleştirdiği, aslında sadece SSK da değil, feci halde sistem eleştirisi yaptığı romanından sonra insanın zihninde böyle bir görüntü oluşuyor! Bu arada hemen belirtmeliyim ki, bu kitap Ferhan Şensoy'un aynı zamanda ilk erotik romanı. Zaten ilginç, zaten muhalif bir adam. Üstüne bir de erotik roman yazması röportajın kreması oldu!
KÖTÜ NİYETİM YOK - Ben kitabınızı erotik ve muhalif buldum, siz nasıl buldunuz? - Evet, doğru bir teşhis. Bu, erotik bir kitap. Kahramanımız Şükrü, cinsel sorunlarını çözememiş prototip bir Türk erkeği. Kendi çapında bir işadamı. Yanında çalışanlar için de tabii ki SSK ödüyor. Fakat SSK ödemesine rağmen, çalışanlarının ihtiyaçlarının SSK tarafından karşılanmadığını görüyor. Kan arandığında kan yok, küvez arandığında küvez yok. SSK primleri de giderek yükselen bir hale geliyor. Ödenemiyor. Bundan bunalmış durumdaki Şükrü birden bire bir yaz sıcağında SSK'yı mı ödesem, Yunan adalarına tatile mi gitsem diye düşünüyor ve hikaye böylece başlıyor. Boris Vian'ın "Mezarlarınıza Tüküreceğim" diye bir kitabı var biliyorsunuz. Fransızca yazsaydım bu kitabın adı "Mezarlarınıza Çiş Yapacağım" olurdu.
- SSK'yla alıp veremediğiniz nedir, söyler misiniz? - Kitaptaki hikayeler gerçek. Şükrü'nün yanında çalışan birinin çocuğu oluyor ve küvöz vermiyorlar. O da SSK kantincisinden küvöz kiralıyor! Bu bizim tiyatroda çalışan bir arkadaşımızın başına geldi ve kantinciden küvözü ben kiraladım! SSK hastanesinin kantincisi, gecesi bilmemkaç liradan küvöz kiralıyor! Başka bir çalışana kan gerekiyor, SSK'da kan bulunmuyor. İşveren olarak SSK'dan bunaldığım bir anda çıktı bu roman!
- İnsanları SSK primlerini ödememeye teşvik etmek ve toplumda infial yaratmak gibi bir niyetiniz olabilir mi ? - Hayır. Bu mümkün değildir ki. Ödemedikçe cezasıyla ödetirler zaten! Benim anlatmak istediğim bu kadar para öderken, karşılığında hizmet alınması gerektiği!
- Kötü niyetiniz yok yani? - Yok. Biz niçin SSK ödüyoruz? Kitap bunu soruyor.
DEVLET BENİ SEVMEZ - İlk defa ne zaman muhalif oldunuz siz olan bitene ? - Babama muhalefetle başladı benim bu dururum! Babam yapmak istediklerime karşı çıkıyor ama ben onları yapmak istiyorum. Bizim Samsun'da sinemamız vardı. Biz o sinemanın içindeki bir apartman dairesinde otururduk. Apartmanın altından da sinemaya özel bir geçiş vardı. Ben oradan sürekli kaçarak sinemada film seyerederdim. Sürekli orada yakalanıp eve götürülüyordum. Doğamda var bir başkaldırı. Ruhen anarşistim herhalde.
- Hayata ve genel olarak sisteme karşı bu muhalif tavrınız, devlet tarafından sevilmeyen bir adam olmanıza neden oldu mu? - Olmuştur. Sevilmiyorumdur! Bana bayıldıklarını sanmıyorum... Bugüne kadar Fikri Sağlar dışında hiçbir kültür bakanı tiyatromuza gelip oyun izlememiştir mesela. Diğerleri oyunu bırakın, Ses Tiyatrosu'nun içini de görmemiştir. Hiç merak etmiyorlar. Halbuki son bakanımıza çok uygun bir tiyatro bizim ki. Localar filan var bayağı istiraat edebilir. Türkiye'de başka localı tiyatro yok!
- Devletin sevdiği ve sevmediği sanatçılar var mıdır? - Sevdiği sanatçı sayısının çok olduğunu sanmıyorum. Ama devlete yakın durmak isteyen, onlarla yakın olup bundan istifade etmek isteyen bir azınlık vardır sanatçı grubunun içinde. Dalkavuk diyeceğim onlara. Onlar sanatçı mıdır bu da tartışılır. Bunlar azınlıktır, çünkü sanatçı zaten genel anlamda başkaldıran, bir şeyleri eleştirendir.
Elif KORAP
|