kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
'Yorum Farkı'nın ünlü muhalifleri ortak noktalarını keşfetti
'Yorum Farkı'nın ünlü muhalifleri ortak noktalarını keşfetti
İkisi de Galatasaray'ı tutuyor

Kongar ile Barlas'ın ortak yönleri

Yorum Farkı adlı televizyon programının muhalif ünlüleri Mehmet Barlas ve Prof. Dr. Emre Kongar'ın ortak özellikleri de var: İkisi de 40 yıllık evli, aynı yaştalar ve Galatasaraylılar...


'Yorum Farkı'nın ünlü muhalifleri ortak noktalarını keşfetti

Emre Kongar: Mehmet çok iyi çok zeki bir insan ama yanlış. Her şeyi saptırıyor. "Kafa karıştırolog" diyorum ben ona Mehmet Barlas: Emre Bey'in düşüncelerine tabii çok değer veriyorum onlar birer antika. Müzeye konması lazım.

Aynı kültür ikliminde yetişmiş, aynı yaşta iki yazar ve fikir adamı... Ortak birçok noktaları olmasını beklerken, onları ekranda zıt görüşleri savunur ve birbiriyle çatışırken görüyoruz. Hatta öyle anlar geliyor ki, "İşte şimdi kıyamet kopacak" diyoruz. Ama tartışmaların hep kavgaya dönüştüğü ülkemizde, bize bir fikrin dövüşmeden de savunulabileceğini gösteren Mehmet Barlas ve Prof. Dr. Emre Kongar, bunu öyle zeki, öyle esprili ve bilgece yapıyorlar ki onları izlemenin tadına doyum olmuyor

Mehmet Barlas: Sen bütün soruları Emre Bey'e sor, o benim yerime de cevap versin. Emre Kongar: Sen soruları bana sor, cevapları nasıl olsa Mehmet Bey verecek! - En iyisi ben ikinize de sorayım, cevapları aranızda paylaşın. Öncelikle birlikte program yapmanız kimin fikriydi? E.K: NTV'nin fikriydi. Gerçi onlar önce benden cuma günleri program yapmamı istediler. Sonra dediler ki "Siz televizyonda gayet iyisiniz, kabul ederseniz hafta içi her gün yapalım." Ben de "Olur" dedim. Sonra "Ama tek başınıza her gün monoton olur, yanınıza birini verelim" dediler. Ben tabii güzel bir kız falan bekliyorum... Mehmet Barlas'ı seçtiler, ben de "Eh, ne yapalım" dedim. - Daha önceden tanışıklığınız ya da bir arkadaşlığınız var mıydı? M.B: Bir araya gelmemiştik hiç ama tabii ki Emre Bey benim çok saygı duyduğum, yazılarını ve çalışmalarını takip ettiğim bir kişi. Bu yüzden onunla program yapmayı memnuniyetle kabul ettim. E.K: Ben de kim olduğunu biliyordum tabii. Sayın Barlas o kadar ünlü ki tanımamak mümkün değil. Onunla program yapmak da şöyle iyi, çünkü onun o beyin yıkama projesi çok daha etkili oluyor. Ben doğruları söylüyorum, o yanlışları kamuoyuna aktarıyor. M.B: Örneğin Emre Bey'e göre bir gazetenin çok satması onun ne kadar başarısız olduğunun göstergesi. Tirajı düştükçe de başarılı oluyor. E.K: Kendisi George Orwell'ın çok iyi bir takipçisi. Biliyorsunuz yazar 1984 adlı romanında "Aşk nefrettir, savaş barıştır"gibi birbirine zıt kavramları kullanıp tarihi değiştirirler. Barlas da güncel düşüncelerine göre tarihi bu tür kavram saptırmalarıyla yazıyor. Çok yetenekli, müthiş z e - ki... Bu söylediklerimde gayet samimiyim, kendisi de bunu biliyor. - Farklı düşünüyor, dünyaya farklı bakıyorsunuz. Birbirinizin kişisel özelliklerini de eleştirir misiniz? E.K: Mehmet çok ilginç, renkli ve çok iyi bir insan. Ben tanıdıktan sonra daha da iyi bir insan olduğunu düşünüyorum. Ama yanlış bir insan. - Neden bu konuda böyle kesin yargılısınız? E.K: Bir insanın iyi olması doğruları söyler anlamına gelmez. Doğru, yanlış başka şeyler. Örneğin değişimcilik ileriye doğrudur. Sayın Barlas değişimcilik sözcüğüne kutsal bir anlam veriyor ve onu maalesef ortaçağa dönmek için kullanıyor. Yoksa çok sevilecek bir insan (Gülüyor).

ŞERİAT KORKUSU YERSİZ
- Siz ne dersiniz? M.B:
(Gülerek) Doğru söylediği şeyler var ama tartışılır tabii. Emre Bey bana "Ortaçağa özeniyor" falan diyor ama kendisi uçağa bindiği zaman pilotun yanına gidip "Şu kolu çek, şu kolu kaldır" falan diye müdahalelerde bulunuyor. Siyasete bakışı da öyle, mesela biraz önce George Orwell 1984'ü anlatırken zıtlıklara değindi. Onun için en son tarih 1984, 84 olabilecek bütün karşıtlıkların ilk noktası. Oysa ben hep 2005 yılını bekleyen tehlikelere dikkat çekmek istiyorum. Aramızda böyle bir 20-30 yıllık bir yorum farkı var. Bu farkdan ötürü ben Emre Bey'in düşüncelerine tabii ki çok değer veriyorum. Çünkü onun düşünceleri birer "antika". Onların korunması ve müzeye konması gerekiyor. - Hani belki Emre Bey tarih tekerrürden ibarettir diye, böyle söylüyordur... M.B: "Tarih tekerrür eder" diyorlar ama "Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?" demiş Mehmet Akif. E.K: Gördüğün gibi o kadar saldırgan ki, seni bile tarafsız muhabir olarak beni korumaya sevkediyor. Hem saldırgan hem haksız! Ama cahil değil, en büyük tehlikesi de orada. Beni 1984'te kalmakla suçluyor, kendisi 1500'lere dönmek istiyor. M.B: Ben de ona diyorum ki; 1500'lerde yaşamış Montaigne, 2005 yılında yaşayan ve kendisini değişime karşı gören pek çok insandan daha ileri ve değişimcidir. İşte Emre Kongar'ın söylediği, benim dönmek istediğim dönem aydınlanma çağıdır. Türkiye rönesansı ıskalamış. E.K: (Gülerek) Yalnız sayın Barlas aydınlanma dönemine dönmek istiyor ama, aydınlanmada Osmanlıyı da ortaya getiriyor. Ebussuud Efendi'nin dönemine dönmek istiyor. Biliyorsunuz, fetvacıdır kendisi! M.B: Ben 600-700 yıl geriye dönüp aydınlanmayı, rönesansı, sanayi devrimini yaşamamızın mümkün olduğuna inanmıyorum. Burada sıkıştırılmış bir tarihi yaşamak zorundayız, ben hep onu vurguluyorum. Değişimden kastettiğim o. Mesela şimdi yardımımıza internet koşuyor, teknoloji koşuyor, ses ötesi uçaklar koşuyor... Kanuni Budapeşte'ye atla iki ayda gidiyormuş, ben 15 dakika sonra gidebiliyorum. Hatta internete girdiğimde 1 saniyede kendimi Pekin'de New York'da bulabiliyorum. Böyle bir çağda değişime dönük yaşamak çok heyecan verici. Ama Emre Bey'in korktuğu şey ayrı. Bir İslam toplumunda geriye dönüş şeriatın gelmesi olabilir. Böyle bir tehlike var belki ama Türk insanı için Hz. Muhammed ne kadar gerçekse, Mustafa Kemal de o kadar gerçek. Korkusu bu yüzden yersiz.

ÖZAL MI, ATATÜRK MÜ?
E.K:
Sayın Barlas'ın değişimden anladığı Mustafa Kemal'i, laikliği değiştirmek. Yani değişimden anladığı, değişimin ilkelerini değiştirmek. Bu yüzden onun söylediği maalesef aldatmaca ve saptırmaca bir değişim. Esas değişimcilik daima üretici güçlerin -ki bunun içinde internet de var- ve üretim güçlerinin ileriye gitmesidir. Tarım toplumundan endüstri toplumuna nasıl geçildiyse, endüstri toplumundan da bilgi toplumuna geçilmesi. Aslında kendisinin yetişmesine ve genel hayat tarzına bunlar çok karşı ama neden böyle bilmiyorum.. M.B: Burada araya girmek istiyorum. Benim Türkiye'de model olarak aldığım politikacı Turgut Özal'dır, Emre Kongar'ınki Deniz Baykal! E.K: Hayır, hayır saptırıyor! - Deniz Baykal'ı beğeniyor musunuz? E.K: Hayır, hiç beğenmiyorum ve Deniz Baykal'ın da CHP'nin önünü tıkadığını düşünüyorum. Aynı zamanda Turgut Özal'ın Türkiye'de dışa açılma adına hiç gereği yokken hırsızlığı, ahlaksızlığı teşvik ettiğini düşünüyorum. Özal'ın dışa açılma politikası yanlış değildi ama dışa açılma adı altında kendi ailesine Çankaya'da iş bulması ve "Benim memurum işini bilir" demesi hiç de gerekli olmayan şeylerdi. Bankaların halini, açılan davaları gördük sonrasında... - Her şeye sebep olan tek başına Özal mıydı? E.K: Hayır tek başına Özal değil. Özal'ın selefi 12 Eylül'dür. Dışa açılmanın zorunlu ön koşulu ahlaksızlığı savunmak değildir. Sayın Barlas kendisine Özal'ı örnek alıyor ama benim örnek aldığım politikacı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Onun da tek yöntemi bilimsel yol göstericiliktir. Ben Baykal gibi, Özal gibi çağdaş politikacıları örnek almam. M.B: (Gülerek) Çağdaşları almıyor, Mustafa Kemal'i alıyor! Emre Bey hayata Atatürk'le gözlerini açıp Atatürk'le kapasaydı ne kadar mutlu olacaktı... - Peki, tartışma daha fazla gerginleşmeden şunu sorayım. Geçmişinize baktığımızda yetişme tarzınız, aileleriniz birbirine çok benzer ve üstelik aynı yaştasınız (64). Ortak görüşleriniz de vardır, öyle değil mi? E.K: Valla bazen kadının özgürlüğü konusunda birleşir gibi görünürken, sayın Barlas baba zoruyla, koca zoruyla kadına dayatılan türbanı savunduğu için orada ayrılıyoruz. Kendisi AKP'ye o kadar destek veriyor ki, beni CHP'li olarak lekeleyip engellemek istiyor. Oysa ben CHP'yi de eleştiriyorum ama kendisi bir AKP sözcüsü gibi. - Mehmet Barlas AKP'yi destekliyor olabilir ama Tayyip Erdoğan için ne der bilemem... M.B: Benim pek çok beğendiğim ve beğenmediğim insan var. Ama ben şu an yaşayan insanlar arasında tercih yapmak zorundayım. E.K: En çok tercih ettiği de Tayyip Erdoğan! M.B: Siz "Şu anki liderlerden hangisi beğeniyorsunuz?" diye sorulduğunda, "Ben Atatürk'ü beğeniyorum" derseniz tuhaf olur. 1938'de vefat etmiş bir insanın 2005 yılında hala bir ülkenin kaderine, gelişimine hakim olması mümkün değildir. E.K: Bu sözlerle Mehmet Barlas'ın eleştiri aldığı gizli Atatürk düşmanlığının açığa çıktığını görüyorsunuz! - - - Canlı yayında da böylesiniz. Bazen "Şimdi biri kalkıp gidecek" diye geçiriyor insan içinden. Yayından küs ayrıldığınız oldu mu hiç? E.K: Hayır, Mehmet Bey yayın bitince öyle bir hızla çıkıyor ki iki laf etmeme bile fırsat vermiyor. Çok zeki! Ben bu tip insanlara "Kafa karıştırolog" diyorum. M.B: Ben de kendisine "Cumhuriyet muhafızı"!

İlknu K. AKMAN

DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 Beni gerçekten seven bir kadınla hiç karşılaşmadım
 Sette asla starlık taslamam
 Erkek çözüm ister kadın ise paylaşmak
 Vahdeddin'in hainliği tartışılırsa Çerkez Ethem'e haksızlık...
 Sevgilimin Cem Yılmaz'ın kızkardeşi olduğunu öğrenince çok...
 Önce Büyükşehir Belediyesi yıkılmalı
 Hüseyin Hatemi: Birader evlenip benim terbiyemden uzaklaştı...
 Hüsrev Hatemi: Hüseyin'de eleştirdiğim lay lay lom müzik...
 Diyarbakır'da açan kardelenler
 Türkiye'de kızlık zarı diktiren çok
 Oğlumun intiharına saygı duyuyorum
 Ölümünden beni sorumlu tuttular
 Kimliğin altıyla üstüyle ilgilenmem
 Küçük kadın
 Dünya Kupası'na gidemiyoruz diye filmin sonunu değiştirecek
 Galatasaray Fenerbahçe'yi yenerse Denizim de gözlerini açar...
 Ferhan Şensoy'dan ilk erotik roman
 Kadın en çok sevildiğini bilmek ister
 "Babam Ve Oğlum"da ilk kez kendi oyunumu çok beğendim
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
Şafak vaktinin genç ejderhası
Şafak vaktinin genç ejderhası
Japonya Başbakanı Koizumi sayesinde sumo güreşi kıyısından köşesinden...
Canlar SU'larıyla buluşuyor
Canlar SU'larıyla buluşuyor
Birkaç haftadır Alevi evlerinde hep aynı kanal seyrediliyor. Henüz...
Fransız mutfağının bilgi hazinesi
Dünyanın en büyük mutfak ansiklopedisi "Larousse Gastronomiqeu" artık...
Türk turizminin genç delikanlısı 50 yaşında
Divan Oteli 50. yıl gecesine mükemmel hazırlanmıştı. Bu bize Vehbi...
Çinli uçak geliyor
Dört yıldır kendi uçağını üretmek için çalışan Çin'in 70-90 yolcu kapasiteli...
Gucci'de kraldan sonra kraliçe dönemi
Eskisine oranla daha rahat ve eğlenceli bir kreasyonla karşımıza çıkan...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.