Evlerimiz değişince biz de değişecek miyiz?
2005 yılında satışa çıkan projelere bir bakın. İsimlerinden, peyzaj uygulamalarından, sosyal tesislerinden başlayarak hepsi aynı iddiayı taşıyor: Hayatınız değişecek! O kadar değişecek ki, İngilizce bilmeseniz bile, en azından kendi sitenizin adını telafuz edebileceksiniz. Akşamları televizyon karşısında tembellik ederek geçiriyorsanız eğer, buna da son. Artık 24 saat açık spor salonunuz, yürüyüş parkurlarınız var. Otoparktan bir asansörle direkt dairenize çıkabileceksiniz. Projelerin tanıtım broşürlerindeki konu mankenleri bize benziyor mu? Çocuklar sapsarı saçlı; kadınlar, erkekler düzenli spor yapan vücutlarıyla ne kadar da fit görünüyor! Sanki hiçbiri büyük şehir stresini yaşamıyor, gece geç saatlere kadar çalışmıyor, o evlere giderken trafiğe takılmıyor. 'Havalı' markaları taşıyan konut projeleri aslında sadece ev değil, yaşamı değiştirme hayalini de satıyor. İş hayatının, büyük şehrin, okul stresinin içinde boğulanlara, "Bizi seçerseniz, daha mutlu olursunuz" mesajını veriyor. Binlerce konutluk lüks sitenize giderken isterseniz İstanbul'un çamurlu, bozuk yollarından geçin, isterseniz köprü trafiğinde boğuşun, ne olursa olsun o kapıdan girince hepsi bitecek mi? Peki büyük şehir insanı, gününün yüzde kaçını evinde geçirebiliyor? O sitelerdeki yaşam, iş yerinin stresini, kapkaç terörünü, trafik sıkışıklığını, kuş gribi korkusunu da çözebilecek mi? Cebinizde paranız varsa ve ev arıyorsanız, bence bütün bunları düşünün. Asla kullanmayacağınız spor salonları, gölgesinde soluklanamayacağınız güzel ağaçlar sabahın köründe işe gidip geç saatlerde dönüyorsanız, çocuklarınız sınav stresinden evden çıkamıyorsa size mutlu etmeyecek, öfkelendirecektir bir süre sonra. Evet, hayatınızı daha iyi kılmaya çalışın ama bunun yalnız evinizi değiştirmekle olmayacağını unutmayın.
ESEN EVRAN
|