| |
Krizden ders almak
Ukrayna "Dersimizi aldık, doğalgaza bağımlılığı azaltacağız" diyor... Hem de gaz savaşını uygun koşullarda bitirmesine rağmen... AB de enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için harekete geçiyor. Ya Türkiye? Enerji Bakanı Güler "Doğalgazı tüm yurda yayacağız" dediğine göre, bağımlılık iyice artacak..
Sadece üç gün süren, üstelik AB üyelerini yalnızca bir gün etkileyen Rusya-Ukrayna gaz savaşı Avrupa'da derin izler bıraktı. Çünkü gazda Rusya'ya bağımlılığın tehlikelerini gördüler. Ve de Rusya'yı yeniden süper güç yapma stratejisini "enerji" üstüne kuran Putin'in elinde doğalgaz vanasının nükleerden bile etkili silaha dönüştüğünü anladılar. Bu "uyanış" AB politikalarında önemli değişiklikler yapacak. İlk aşamada, Rus gazına alternatif kaynaklar aranacak: Sıvılaştırılmış doğalgaz ithalatının artırılması gibi. Yeni boru hatları inşası (bizi de ilgilendiriyor, aşağıda anlatacağız) gibi. Ama göreceksiniz asıl can alıcı karar, nükleer enerjiden çıkma politikalarının askıya alınması ya da epey ileri tarihe atılması olacak. Gaz savaşından hem onurunu koruyarak, hem de 230 dolarlık fiyat dayatan Gazprom'a paçal maliyetle 95 dolarlık tarifeyi kabul ettirerek çıkan Ukrayna bile doğalgaza talebi düşürmek için ilk günden kolları sıvadığına göre, gerisini siz düşünün. Peki, Türkmenistan'la 1999'da imzaladığı 30 yıllık ve yılda 16 milyar metreküp doğalgaz alımı öngören anlaşmayı hayata geçiremeyen, İran'la sorunları çözemeyen Türkiye'nin Ukrayna'dan da, AB'den de önce, ivedilikli olarak enerji politikalarını gözden geçirmesi gerekmiyor mu? Ama ne görüyoruz: "Merak etmeyin, bize birşey olmaz!" Yani Rus gazına bağımlılığa devam. Hem de giderek daha da fazla. Çünkü Enerji Bakanı Hilmi Güler bir yandan "Doğalgaz alımında Rusya'ya yüzde 65 oranında bağımlılık"tan yakınırken, bir yandan da "Halkımızın doğalgaz kullanmasını istiyoruz" diyor. Ve bu hedef doğrultusunda doğalgaz bağlanan il sayısının gelecek yıl sonuna kadar 26'dan 75'e çıkarılacağını söylüyor. AB'nin en zengin ülkelerine uygulanandan bile yüksek, Avrupa'nın en uzak köşelerine ulaştırılandan bile pahalı tarifeyle (bin metreküpü 260 dolar; yıl ortasında yüzde 25 zamla 325 dolar) aldığı gazla ısınan Türkiye! Uçsuzbucaksız linyit rezervlerine rağmen peşpeşe doğalgaz çevrim santralları kurarak dünyanın en pahalı elektriğini üreten Türkiye! Dahası hidroelektrik santrallerini bile doğalgaza çevirmeyi düşünen Türkiye!
Geleceğimizi kurtarmak için Ancak gerek stratejik riskler, gerekse ekonomik gücümüz bu politikaların ancak bir yere kadar sürdürülmesine imkan verebilir. O nedenle yol yakınken çok yönlü politikalar geliştirmek zorundayız. Sayalım: * Yeni sahalar arayışını hızlandırıp kömür ve linyit rezervleri portföyünü zenginleştirmeliyiz. Mevcut ve yeni termik santralların havayı kirliliğine etkisini çok aza indirecek teknolojilerle donatılması için teşvikleri artırmalıyız. * Hazar ve Ortadoğu gazını Türkiye üstünden Avrupa'ya ulaştıracak "Nabucco" boru hattı projesinin başlama tarihini (şimdilik 2009 yılı düşünülüyor) öne çekmek için Bulgaristan'dan İspanya'ya kadar tüm ortaklar zincirini harekete geçirmeliyiz. * Çevrecilerin gönüllerini alalım; rüzgar, jeotermal, biokitle, güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını önemsemeliyiz. GAP'ı hızlandırmalıyız. * Anadolu'nun en ücra köşesini bile doğalgazla ısıtmak yerine, merkezi ısıtma sistemini düşünmeliyiz. * Ve cesaret gösterip nükleer enerjiye mutlaka geçmeliyiz. En kısa zamanda. 2012 olarak öngörülen ilk nükleer santralları öne çekmek için özel sektörü devreye sokmalıyız. Ah bir nokta daha; kontrat devirlerinde Gazprom'u doğalgazın yurtiçi dağıtımında da tekel konumuna getirmemeye dikkat etmeliyiz. Zira o zaman bağımlılık, tutsaklığa dönüşecek!
|