Rüzgâr gibi...
Bebekler hangi dili konuşur doğduğunda? Ağladığını biliriz. Dünya güzeli sesler çıkardığını da... Nece konuştuğunu bilmeyiz ama... Bebekler konuşur mu sahiden? Konuşursa hangi dili konuşur doğduğunda?
Bebekler nerede doğarsa orada yazılır alın yazıları da... Hangi dille konuşacağı, neyi konuşacağı, neyi konuşamayacağı... Bir de ne kadar yaşayacağı... Ne kadar yaşayamayacağı... İsveç'te mesela... Her bin çocuk içinde 5 yaşına ulaşamayan çocuk sayısı yalnızca 3 iken, Sierra Leone'de her bin çocuktan 320'si 5 yaşından önce ölmektedir. Ve İsveç de "bu" yeryüzündedir, Sierra Leone de... Yani daha beş gün önce, cümbür cemaat, yeni yıla girişimizi kutladığımız yeryüzünde... Japonya'da mesela, beklenen ömür süresi 82 yıl iken, yine Sierra Leone'de ortalama 37 yıl yaşayıp el sallamaktadır insanoğulları dünyaya... Beş gün önce hep birlikte yeni yıla girdiğimiz, bildiğimiz dünyaya... Çünkü nedendir? ABD'de mesela... Kişi başına yıllık sağlık harcaması "4887 dolar" ken, bu rakam Liberya'da "2 dolar" dır. Yazıyla da "iki" dir.
(Türkiye'yi hiç yazmadık ki yanlış anlaşılmasın maksadımız. Mesela, önceki yılın rakamlarıyla Türkiye'nin kişi başına sağlık harcamasının; dünya ortalaması olan 500 doların çok gerisinde olduğunu, 200 dolar civarında olduğunu söylemedik hiç... İçine dahil olmaya çalıştığımız AB ülkelerinde bu ortalamanın 1857 dolar olduğundan da hiç bahsetmedik. Bir de... AB'ye girersek ne kaybeder, ne kazanırız; bu yazının konusu değil ama... Türkiye AB üyesi olduğunda erkeklerin 7 yıl, kadınların da 9 yıl daha fazladan yaşayacağını da söylemeli miyiz acaba? Yani ömrümüzün ortalama sekiz yıl uzayacağını? Hayır. Bunlardan hiç söz etmemeli. Çünkü, bu yazının derdi, dünya halleri...)
Beş gün "rüzgâr gibi geçti" işte. Kaldı 360 gün. O da geçer. Geçecek. Sanıldığı kadar adil bir dünyada yaşamıyoruz. Bebeklerin alın yazısı doğduktan sonra yazılıyor. Dili doğduktan sonra, ömrü doğduktan sonra... Velhasıl... Dünyanın bazı köşelerinde zaman rüzgâr gibi geçerken; bir yerlerde hızı kasırgaya dönüşüyor. O yılbaşı gecesinde... Dünyayı saat saat kuşatan havai fişeklerin muhteşem aydınlığında görünen manzara, herkes için aynı saadetleri vaat etmiyor yani... Fakat... Yine de yapılacak bir şey var. Hızlanmak gerekiyor. Zaman bizi geçmeden, biz zamanı geçmeliyiz. Durdukça daha hızlı geçecek günler, besbelli. Durdukça günler bizi sayacak, biz günleri saymadan... Önde gidenleri yakalamalı. Ömrümüz günlerle sayılmamalı. Aksine, kendi adımlarımızla sayılmalı günler, birer birer... Dünya adaletsiz, zaman insafsız. Dünyaya çok fazla yaslanmamalı. Zamanın girdabında uslanmamalı.
|