Bir günah çıkarma vesilesi olarak maganda kurşunu
Adamlar, yeni yılı kutlarken de havayı kurşuna dizdiler. Havaya ateş açarken sözde, 6 yaşındaki Tuğba' yı öldürdüler; Tuğba onu vuran çocuğun akrabasıydı. Başka genç kızlar da, akrabaları olmayanlar tarafından vuruldu; adı üstünde, havaya açılan ateşle.
Özetleyelim mi: Genç, delikanlı, orta yaşlı, kanı kaynayan, bıyıkları terleyen, bıyıkları inleyen birtakım erkekler hahahohohihi ateş açtılar... Kızlar ve kadınlar ise vuruldu. Bir kız çocuk öldü; birkaç genç kız öleyazdı. Biz ne yazdık: "Maganda kurşunu yine can aldı... Caniler..." dedik. Hangi ortamda dedik? Daha birkaç gün önce, onlarca insanı sözde "devlet adına" öldüren, kıyamdan geçiren, cezayı jarjör jarjör mermiyle veren siyah adamları mahkemede beraat ettirmiş kurtlar dizisini tansiyonu sorunlu hasta ahaliye ayran niyetine sunan medya ve ayranın budalası olarak bayılan millet ortamında dedik. Mesele içimizden birilerinin "maganda" olması ise... Yani, "içimizdeki cani", maçtan maça, yılbaşından yılbaşına havayı kurşuna dizerken akrabasını, konu komşuyu vuran adamdan ibaret ise... Acılı ailenin başı sağ olsun; yaralı vatandaşlara geçmiş olsun... Lakin, tek şiddetimiz, tek şiddet tutkumuz buysa, bir teselli olsun.
Öyle mi? Değil! Burası "özgürlük ve demokrasi" derken dahi aklı "cinayetten, pusudan, mayından öteye" pek gidemeyenlerin de... Burası "devlet, millet, bayrak, birlik, laiklik, maneviyat, mukaddesat" derken aklı asmaktan, kesmekten, linçten öteye gidemeyenlerin de... Burası "adalet, hukuk, kanun" derken şiddet arasında ayrım yapmaktan öteye gidemeyenlerin de... Burası "şiddete tepki" koyarken manşetini, haber saatini, dizisini, magazinini şiddetle donatmaktan öteye gidemeyenlerin de... Burası "asayiş, düzen, güvenlik" derken laftan icraata kadar şiddete sarılmaktan çok öteye gidemeyenlerin de... Burası "kızını dövmeyen" e takılanların, "kadın kısmısı" na haddini bildirmekten usanmayanların, törelerini sevgi ve saygıyla değil şiddetle yazmaktan öteye gidemeyenlerin de... Burası "töre ve namus cinayeti" ne tepki koyarken dahi insanların sözde modern ağalık, aşiret benzeri iş hiyerarşilerinde hırpalanmasını normal saymaktan öteye gidemeyenlerin de.. Burası "eğitim, öğretim, Türk övün, çalış, güven" i dayak huzurunda idrakten öteye gidemeyenlerin de... Burası "makam, iktidar, kuvvet, servet, rütbe, statü" gibi pozisyonları altlarındakileri silkeleme, kırıp geçirme, ezme, yıldırma imtiyazı olarak kullanmaktan öteye gidemeyenlerin de... Burası yolda, sokakta, apartmanda, mahallede, eğlencede, düğünde, matemde, trafikte, piknikte, alışverişte, yemekte, kuyrukta... her neyse, her fırsatta birbirini boğazlamak, gırtlaklamak arzusuyla yanıp tutuşanların, bir kıvılcımla alev alanların, bir ateşle patlayanların da ülkesi. Burada, böyle ölüyor ve böyle yaşıyoruz. Ve tamamen ikiyüzlülükle, tamamen riyakarlıkla, tamamen sahtekarlıkla "maganda" ya şaşıyoruz. Sorun, "İçimizdeki cani" nin yaygın ve istikrarlı biçimde hep içimizde olmasında. Bazen uyuyor; bazen yerinden fırlıyor. Tutmayın onu!
|