AK Parti, TÜSİAD ve yolsuzluk
Patronlarla hükümetin kavgasından ülkeye bir fayda doğmayacağı aksine zarar vereceği başından belliydi. Yıllardır bu sürtüşmeler olur ve iki tarafta kendi yerini sağlamlaştırmaktan öteye adım atmaz. Bu tartışmaların topluma, vatandaşa yansıyan bir yanı da genelde olmaz. Çünkü, bu bir saha büyütme, etkin olma, postun iyi yerine kimin oturacağına dair muktedirlik kavgasıdır. Bunun farkında olmayan patronlar kulübünün ve iktidarın dostları da ortaya çıkıp kendi cenahları için gayret gösterirler. Boşa kürek çekerler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) arasında yaşanan gerginlik sebebiyle gündeme gelen konular ortada. Tartışma bitecek ve o konular yine orda aynen kalacak. Türkiye'de adli makamlara her siyasi iktidarın müdahale ettiğine dair düşünce, patronların paranın gücüyle hükümete ve adalete hükmedebildiklerine hakkındaki kanaatler de iyice sabit fikir haline gelecek . İktidarın ve TÜSİAD'ın demokrasi söylemleri de samimiyetten uzak, vatandaşı ilgilendirmeyen kendi çevreleriyle sınırlı birer çalışma olarak hatırlanacaktır. Şimdi, Erdoğan'ın Belediye Başkanı olduğu dönemde, şiir okuduğu için hapse girmesine 'TÜSİAD tepki gösterdi' yada 'TÜSİAD Erdoğan'a sahip çıktı' şeklinde yaklaşımlar doğru değil. O dönemin TÜSİAD yönetimi, her sivil toplum kuruluş gibi olumlu görüş açıklamıştır. Şiir okuduğu için hapse giren belediye başkanına gerektiği ölçüde destek olmamışlar, özel bir girişimde bulunmamışlardır. Zorunda da değiller. Çünkü bu ülkede her kesim kendi kitlesinin zarar ve faydası üzerine kafa yorar. Geneli düşünmez, toplam kaliteye önem vermez. Bu sebeple, 'TÜSİAD geçmişte Erdoğan'a, şimdi de Yücel Aşkın ve Orhan Pamuk sahip çıkıyor' yorumları için düşünmek gerekiyor. Ayrıca, bu iki isme sahip çıkmanın ne derece doğru olduğu da tartışılır. Orhan Pamuk işi tam bir muamma. Ama rektör olayında ideolojiler, kesimler, cenahlar devreye giriyor. AK Parti yargılanmakta olan rektörün dava sonucunu beklemeden, rezil olması için ortam hazırladı. Olayın büyümesine sebep oldu. TÜSİAD ve diğer rektör savunucuları ise Aşkın'ın yüzde yüz suçlu olması halinde bile cezalandırılmaması için meydana çıktılar. Bizler de böyle bir ülkede hukuk düzenin oturmasını, adil yargılanmanın olmasını bekliyoruz. Ortadaki manzara şu; İktidar ben istediğimi, istediğim gibi yargılatırım, devlet üzerinde etkisi olan başta YÖK Başkanı, TÜSİAD gibi kanatlarda bizimle teması olanlar, bizim arkasında durduklarımız suçlu olamazlar havasında . Demokrasi, özgürlük bu kavganın neresinde? Peki bu arada neler oluyor? AK Parti yolsuzluklar uğraşıyor mu? TÜSİAD olayın bu tarafıyla ilgili mi? Elbette hayır. Edirne'de gümrükler meydana gelen operasyonun çok daha büyüğünü Ankara'da Gümrük Müsteşarlığı'nda yapabiliyor musunuz? Yapamazsınız. Hem bu işi yapacak profesyonellere yavaş yavaş el çektirildi. Yerlerine iktidar ve iş dünyası ile uyumlu yeni isimler getirildi. Hanefi Avcı ve Emin Arslan'ın en başarılı oldukları alandan sökülüp alınmasını AK Parti Hükümeti hiçbir şekilde izah edemez . Bunun tek cevabı var; Bu hükümet yolsuzluklarla uğraşmak istemiyor. Üzücüdür, AK Parti terörle mücadelede de bekleneni verememiştir. Doğu kökenli çok sayıda milletvekili mecliste, bakan kabinede, ama bu zatlar Doğu ve Güney Doğu'nun menfaatlerinden ziyade kendi dertleriyle hem hal olmayı tercih etmişlerdir.
|