20 yılın sonunda, kapitalizmin kalesi artık bir devlet dairesi
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, ekonominin dışa açıldığı, piyasalaşmanın öne çıktığı bir dönemde faliyete geçti. 26 Aralık 1985'de ilk seansı ile faaliyete geçen İMKB, daha önceki İstanbul Menkul Kıymet ve Kambiyo Borsası'nı da resmen tarihe gömdü. Yani karşımızda 20 yıllık faaliyet dönemini geriden bırakan bir borsa değil, kökleri daha eskilere dayanan bir gelenek var. Şirketler daha önceki tarihlerde halka açılmıştı. Borsa olmadığı halde bankaların ilgili birimleri ile yetkisiz aracılar bu işin tacirliğine soyunmuş, ikinci el piyasayı oluşturmuştu. Nitekim işlemlere 40 şirketle başlandı, bugün 304 şirkete çıktı. İlk yılın 13 milyon dolarlık işlem hacmi son yıl 200 milyar doları geçiyor. Borsadaki şirketlerin toplam piyasa değeri 1 milyar dolara bile varmazken 20. yılın sonunda 155 milyar dolara dayandı. Aradan geçen 20 yılda köprünün altından çok sular geçti. Borsa aktı, coştu ve duruldu. * İşe tamamen yerli yatırımcılarla başladık. Ocak 1986 yılında tahmini yatırımcısı sayısı 50 bindi. 2000 patlamasıyla bu sayı aktif biçimde en çok 1 milyon 385 bine kadar yükseldi. Son yıllarda ise ciddi bir azalmayla 900 bin kişisel yatırımcının altına indi. * Yerli kişisel yatırımcıların bıraktığı alanı da, 1989'dan itibaren piyasada resmen yer almaya başlayan yabancı kurumsal yatırımcılar doldurdu. 20 yıl sonra piyasanın üçte ikisini yabancılara bıraktık. Artık İMKB yerli yatırımcıların değil, yabancıların kontrolünde bir piyasa. * Yerli yatırımcıların piyasadan çekilmesinde sistemin 'zede' yaratma özelliğinin yüksek oluşu etkili . Önce 1994 krizinde aracızedeleri yarattık. 2001 krizinde bankazedeleri. Sayıları 500 bine vardığı tahmin edilen zedelerin 750 milyon dolara yaklaşan zararları oluştu. Bunun için sonuç alıcı bir çalışma da yapamadık. Piyasa geçmişiyle helalleşemedi. * Son birkaç yıl hariç borsanın 20 yılı yüksek enflasyonun etkisinde geçti. Enflasyon şirket kârlarını şişirirken sermayelerini eritti. Şirketler temettü dağıtmayı unutttu, yüksek enflasyon ortamında temettülerin de önemi kalmadı. Temettü olmayınca değer artışına oynama ve spekülasyon ağırlık kazanmaya başladı. Temettüye dayalı yatırımcı giderek günlük alsatçı ve oyuncu haline geldi. Bu işi götüremeyenler de oyunun dışında kaldı. * Şirket sermayeleri eridikçe, sık sık nakit sermaye artırımları gündeme geldikçe, küçükbüyük hissedarların cebinden para çıktı. 1995'e kadar dağıtılan temettüler sermaye artırımlarını karşılarken, sonrasında durum tersine döndü. Nakit sermaye artırımları temüttüleri geçti. Şirketler büyükküçük hissedarlarına verdiğinden daha çoğunu geri aldı. * Hisse senedi yatırımı başlangıçta çok bakirdi ama hem temettü verimliliğinden hem de vergisiz bir yatırım alanı oluşundan dolayı da cazipti. 20 yılın sonuna doğru temettü verimliliği düştüğü gibi, üzerine bir de vergi bindi. 1999'dan itibaren üç ay içinde elden çıkarılan ve kâr edilen işlemler normal Gelir Vergisi'ne tabii. 2006 yılından itibaren ise vergi istisnasının uygulanacağı elde tutma süresi 1 yıla uzatılırken beyan yoluyla Gelir Vergisi yerine artık yüzde 15'lik standart stopaj geliyor. * Hem piyasanın yabancı yatırımcıların eline geçmesi, hem de yerli kişisel yatırımcıların azalmasıyla borsanın oynaklığı da azaldı. Artık bir günde yüzde 20'ye varan artış veya düşüş geçmişte kaldı. Yüzde 5'lik fiyat değişimi bile büyük hareket oluyor. Günlük oynaklık yüzdesi önemli ölçüde geriledi. * Çuvalla hisse senedi taşınarak aracılar arasında elden yapılan takas işlemleri ve aracılardaki saklama işi artık Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu'nca gerçekleşiyor. Hisselerin sahtesinin basılması söz konusu değil. Çünkü hisse senetleri fiziken basılmıyor. Kayden tutuluyor ve takası da kayden yapılmaya başlandı. * Borsa 20 yıl önce faaliyete geçerken özerk bir kurumdu. Piyasayı düzenleyen ve denetleyen kamu kurumu da özerkti. İMKB'nin sadece başkanı hükümet tarafından atanıyordu, geriye kalan yönetim kurulu ve bütün çalışanları özeldi. Harcama ve yatırımlarında borsa özerkti. Bütün mali konulara İMKB'nin genel kurulu karar veriyordu. Tam bir meslek örgütü gibi çalışıyordu. Ama 20 yılın sonunda bu özerklik yitirildi. Artık İMKB'nin kararlarına, ilgili kamu otoritesi olarak SPK, ilgili Bakan, Kamu İhale Kurulu karar veriyor. İMKB Genel Kurulu'nun aldığı kararlar onaya tabi. Beğenilmeyenler değiştirilerek onaylanıyor. Borsa ve piyasa İstanbul'da, yönetimi Ankara'da. * 20 yılın sonunda İMKB artık fiilen bir meslek örgütü değil, bir devlet dairesi. Tasarruf genelgesi ve Devlet İhale Kanunu'nun değişikliği ile özerkliğini yitirmiş, harcama ve yatırım yönünden tamamen devlet çarkının içine girmiş. Bütün gelirleri de Maliye'ye gidiyor. Bir anlamda vergi dairesi gibi çalışıyor. Bu yeni statü sektör tarafından istemeyerek de olsa, kabullenilmiş. Borsaya 20 yıl önce dikilen elbise dar veya geniş olduğuna bakılmaksızın, çekilip alındı sırtından. Kapitalizmin kalesi olmasına bakılmaksızın borsa klasik bir devlet dairesi haline getirildi.
Sonuç "Herkes ölmek için yaşar, düşmek için yükselir" Marlowe
|