Ölü göçmen kuşlar
İnsanlara mevsimlerin değiştiğini haber vererek mavisi solan göklerden usulca uçarak geçerler onlar. Her yıl aynı zamanda. Doğanın muhteşem düzeninin en güzel belirtisi gibi hep artlarında onları hüzünle izleyen bir insan kalabalığı bırakarak, kendilerini izleyenlere sıcak diyarların hayallerini yaşatıp, yaklaşan soğukları haber vererek giderler. Dönüşlerinde ise neşeyi ve sıcağı taşırlar geldikleri topraklara. Gökyüzünün çingeneleri gibi hiçbir yere uzun süre bağlı kalmadan, her yanda bir başka yuva kurarak dolaşır dururlar.
*** Bu neşeli kalabalığı şimdi hepimiz tedirginlikle izliyoruz. Avrupa Birliği onların Türkiye'ye konuk olanlarında insanları da öldüren tuhaf isimli bir virüs olduğunu açıkladı. Henüz çaresi bulunamamış, adına H5N1 denilen bir virüs bu. Üstünden uçtukları göllere, denizlere, otlaklara düşüp ölüyorlar. Dokundukları yerli kuşlara ölümcül hastalıklarını bulaştırıyorlar. Başlarına gelen felaketi anlayamadan, birdenbire onları pençesine alan bu uğursuz hastalığın ne olduğunu bilemeden, bir çare bulamadan yok oluyorlar. Hastalıklarını insanlara da bulaştırıyorlar. Sevgiyle baktığımız kuşlara şimdi korkuyla bakıyoruz. Hüznü ve neşeyi değil şimdi ölümü taşıyorlar. İnsanlara da yaydıkları büyük bir dramı yaşıyorlar.
*** Pire Limanına demirleyen bir gemide "ölü göçmen kuşların" bulunması bu büyük dramın küçük bir ayrıntısı gibiydi. Ölü göçmen kuşlar. Liman işçileri Mısır'dan gelen Mary Ann yük gemisini boşaltırlarken biri ölü üçü ağır hasta dört bıldırcın bulmuşlar. Ölü ve hasta bıldırcınlar bana yıllar önce topluca kaybolan iki bin beş yüz güvercini anımsattı. Amerikalılar her yıl bu zamanlarda özel olarak yetiştirdikleri posta güvercinlerini yüz elli-iki yüz millik bir mesafede yarıştırırlar. Posta güvercinleri gidilecek mesafeyi yüzde beş zayiatla tamamlarlar. 1998 yılında ise tümü birden sırra kadem bastı. Arkalarında hiçbir iz bırakamadan kayboldular... Kimse ne olup bittiğini anlayamadı. Açlıktan çıldırmış şahinler mi güvercin sürüsünü yok etmişti yoksa olmayacak bir iş olmuş fırtına da yollarını mı şaşırmışlardı, anlaşılamadı. Doğanın çözülemeyen sırlarından biri olarak kaldı bu olay.
*** Esrarengiz bir şekilde kaybolan güvercinler gibi şimdi esrarengiz bir şekilde hastalanıp gemi güvertelerinde ölen bıldırcınlar. Geminin mürettebatı, Yunanistan'a gelirken geminin üzerinden "göçmen kuşların" geçtiğini, ölü ve hasta güvercinlerin o sürüye ait olabileceğini söylemişler. Amerika'da topluca kaybolan güvercinler için bu kadarcık bir bilgi de alınamamıştı.
*** Kaybolan güvercinler. Ölen bıldırcınlar. Hastalanan göçmen kuşlar. Gökyüzünde yaşanan esrarengiz bir dehşetin kurbanları. Leylekler. Kara leylekler. Şahinler. Kara çaylaklar. Küçük orman kartalları. Şimdi hepsi hastalanıyor, ölüyor ve ölümü kanatlarında bütün dünyaya, insanlara yayıyorlar.
*** Bütün kuşlar ölecekler mi? Yeryüzü kuşlarını kayıp mı edecek? Kuşların olmadığı bir dünyayı düşünebiliyor musunuz? Varlıklarına alıştığımız, özgürlük simgeleri gibi gördüğümüz, mevsim değişimlerini onlardan haber aldığımız, seslerindeki müziği dinlediğimiz o kuşlar kaybolduğunda hayatımızda herhalde sıkıcı bir yavanlaşma olurdu. Hayallerimiz bile biraz eksilirdi sanki.
*** Ölüyorlar ve öldürüyorlar şimdi. Sevgiyle baktığımız küçük dostlarımız şimdi bize düşman gibi gözüküyor. Niye böyle bir felakete uğradılar acaba, neden birer ölüm habercisine dönüşerek ölüyorlar.
*** Dört bıldırcın bulmuşlar. Biri ölü üçü ağır hasta. Geminin üstünde uçarken anlayamadığımız bir lanetle vurulup düşmüşler. Hem neşemiz, hem hüznümüzdü onlar. Şimdi korkumuz ve kederimiz oluyorlar.
|