|
|
|
|
|
|
Beni eleştirmenin zevkli bir yanı var ama sınırı da var
* Suça nasıl bakıyorsun bu filmde? 'Araklayanlarla araklananların hikayesi' ne demek, neyi anlatıyor tam olarak? Başımıza bir şey gelinceye kadar yasalar ve kurallar konusunda genelgeçer şeyler söyleyebiliriz. 'İnsanlar şiddetten uzak durmalı' deriz, 'Suçtan uzak durmalı' deriz ama sabah sokağa indiğinde arabanın camlarının kırıldığını, teybinin çalındığını gördüğünde hissettiğin şey var ya; bunu yapan kişiyi yakalama ve ağzını burnunu kırma isteği... İşte onun ağzını burnunu kıramayasın diye devlet var aslında. Senin arabanı çalmasınlar diye devlet var, hukuk var. Mesela soysuzun biri bana küfretmiş, isterim ki gideyim ağzını burnunu kırayım. Hem insan olarak buna inanmıyorum, hem hukuk var. Ben modern bir insan olmayı, modern bir toplumda yaşamayı bu tip insanların varlığına rağmen kabul ettim. İşte böyle zamanlarda nasıl davrandığımızla ilgili bir film bu.
* Çözümün var mı; İstanbul'u kim kurtarır? Biz kurtarırız! İstanbul'un ve birbirimizin kıymetini bilirsek biz kurtarabiliriz.
* 'Neden bu kadar çok hırsızlık oluyor'un cevabı da var mı? Konu çok derin ve geniş; bir belgesel yapmadım sonuçta! Neden bu kadar hırsızlık olduğuna dair bir cevap var mı bilmem ama benim oynadığım adamın, yani filmdeki temel hırsızlardan birinin neden hırsızlık yaptığıyla ilgili nedeni var. Ama bana sorarsan hırsızlığın neden arttığıyla ilgili çok açık nedenler var. 25 sene süren çok yoğun bir çatışmanın sonuçlarını yaşıyor İstanbul. Şunu daha çok merak ediyorum; hırsızların sayısı son yıllarda arttığına göre, daha önce hırsız olmayan insanlar hırsız oldular. Çok dramatik!
* Eleştiri seni çok mu rahatsız ediyor? Evet hiç sevmem eleştiriyi! Kim sever? Sen sever misin? Ama hayatımın bir parçası olduğunu kabul ediyorum, eğer bunu yapan kişinin mesleği buysa sonuna kadar da saygım var. Yani eleştirilsin diye iş yapıyoruz biz. Ama kötü eleştiriyi niye seveyim! Şu ayrı bir konu ama... Yolda giderken sana açık açık, ana avrat küfür ediliyorsa buna eleştiri denmez. Beni eleştirenler öyle demiyorlar çünkü. Zaten beni eleştiren ya da eleştirmeyen hiç kimse böyle diyemez. Her şeyin bir sınırı var. Beni eleştirmenin de bir sınırı var! Beni eleştirmenin zevkli yanı da var, bunu da biliyorum ben. Ama herkes haddini bilecek. Sonuçta işin şuna dönüşeceğini de biliyorum. 'Ne lan bu, ne var bu filmde' diyecekler. Ama hepsine söylüyorum, sakin olsunlar! Bir film yaptık sadece. Film! Bu kadar... Bu ne benimle ilgili komplekslerini kusmak için bir bahane olabilir, ne derdini anlatmak için bir yol olabilir. Tek istediğim efendiliği bozmadan bu sürecin tamamlanmasıdır. Bir de, filmini beğenmediği zaman sinirlenenler var. Niye sinirleniyorsun ya! Sinirlenince küfrediyorsun, küfredince terbiyesiz oluyorsun. Film lan bu! Beğenmediysen beğenmedin.
|
|
|
|
|
|
|
|
|