|
|
|
|
|
|
Salondaki obur yaratık
Buradaki bir yazıda 'kağıttan kaplan' dediğim kitaplarla olan boğuşmamı konu etmiştim. Kitaplar sürekli büyüyen, her yere yayılan, renkli ve bilge bir yaratık, bir organizma gibi! Onun kadar büyük, etkili, ağırlıklı, kapsayıcı olmasa da kitaplarla yarışmaya çalışan bir başka organizma daha var evde: CD'ler. Müzik diskleri. Eli yüzü düzgün bir müzik seti aldığımı yazmıştım. Tabii o hassas ruhlu canavarı beslemek gerekiyordu. Doğru dürüst bir müzik aletim olmadığı için CD alma işini uzun süre savsaklamıştım. Birkaç 100 tane vardı işte. Setle birlikte yeni bir zorunluluk doğdu. Mübareğin bir kedi ya da bir köpek gibi doyurulması gerekiyordu. Öyle ya... CD'yi bir dinlersin, iki dinlersin, çok güzelse üç dört defa dinlersin... Peki sonra?
Yenisini alacaksın! Burada bir ayrım yapayım: Söz konusu müzik setini alacağımı söylediğimde İstanbul Tünel'deki 50 yıllık Lale Plak'ın sahibi Hakan Atala, "Eyvaaaah" demişti, "Siz artık müzik değil, ses dinleyeceksiniz." "Yok canıııım" dedim, "Ben o ses delilerinden değilim." Atala tüm tecrübesiyle yine konuştu: "Görürüz..." Ve haklı çıktı: Müzik aleti geldi. Kuruldu. Keyifle dinledik. Ertesi sabah uyandığımda kendimi, "Acaba Sheela Raman'ın albümünü nasıl çalacak" diye düşünürken yakaladım. Dikkatinizi çekerim: "Raman'ı dinlesem" demiyorum, "CD'yi nasıl çalacak" diye düşünüyorum. Yani albümü değil sesi merak ediyorum. İşte bu merak beni perişan etti. Hem cüzdan, hem de mekan açısından. Cüzdan boşaldı: Çünkü korsan CD yerine orijinalini tercih ettiğim için her fırsatta ('nasıl olsa taksit yapıyorlar' tuzağına da düşerek) Lale Plak'tan, Beşiktaş'taki Kabalcı'dan, Kadıköy'deki Zihni'den aldığım CD'leri eve taşıdım. Mekan doldu: Salondaki kütüphanenin üç koca rafı CD'lere ayrılmıştı. Kısa sürede yer kalmadı. Ek koyarak altı rafa çıktım. Nafile. Yine yer kalmadı. Şu anda müzik setinin önü de sıra sıra albümlerle dolu. Yani halının üstünde duruyorlar. Bu da 'minimalist' bir dekorasyon sayılmaz; değil mi?
CD'leri müzik canavarının ağzına teker teker atıyorum. Bizim obur çok tatlı, çok melodik sesler çıkarıyor. Sonra yine acıkıyor. Ben de ister istemez müzik evlerinin yolunun tutuyorum. Bu şartlarda ne yapmalı? Mudo'da geçen gün CD konacak dolaplar gördüm. Yoksa IKEA'ya mı gitmeli? Şöyle kocaman bir şey alsam, acaba kaç ay dayanır?
Emre Aköz
|
|
|
|
|
|
|
|
|